Baba ve kız, eve döndükten sonra yemeklerini yemiş ve etrafı topladıktan sonra salona geçmişlerdi. Her zaman oturdukları koltuğa yerleştiklerinde, minik kız babasının kucağına geçmiş ve telezyonda animasyon izlemeye başlamıştı.
Kendilerine ayırdıkları belirli günler vardı. Film günleri, kitap okuma günleri, dans günleri... Bu günleri çok severdi minik kız. Babası ile uzun uzun vakit geçirir, onu dinler ve beraber çizgi film izlerlerdi. O yüzden seviyordu bu günleri.
"Baba," demişti sakin bir ses tonu ile. Bir yandan da babasının kendisine kıyasla büyük olan elini tutmuş, parmakları ile oynuyordu. "Sana bir şey soracağım ama bana karşı dürüst ol."
Babası, tüm dikkatini kızına verirken gülümsemiş ve başını olumlu anlamda sallamıştı. Kızının siyah, kısa saçlarına minik bir öpücük bıraktıktan sonra tekrar onunla göz teması kurmuştu.
Bazen kendisine benzemesine seviniyordu Minho. Eğer ki annesine benzeseydi, belki de iyi şeyler olamazdı.
Çünkü Yujin'in annesi, umursamaz biriydi. Kendi kızını bile bırakıp gitmiş bir insabı daha ne kadar bekleyebilirdi ki?
"Sen Jisungie'den hoşlanıyor musun?"
Gelen soru ile beraber bir süre duraksamış ve kızına bakmıştı. Sessiz kalması ile beraber minik beden telezyona dönük olan yüzünü bu sefer babasına dönük olacak şekilde oturmuş, ciddi bir şekilde bakmıştı babasına.
Hoşlanması konusunda bir şey diyemezdi. Hatta sevinirdi bile. Kendisi de onu sevmiş ve onunla beraber kalmasını istemişti sonuçta.
"Baba?"
Minho, kendisine geldikten sonra tekrar kızına bakmış, gülümseyerek ellerinden birini siyah saçlara atmoştı. Şefkat ile saçlarını okşarken bir yandan da yumuşak bir ses tonu ile konuşmuştu.
Bu aoruyu daha kendisine bile sormamış iken, kızı gelip aniden açık bir şekilde sormuştu. Kendisinin bile şu an verecek bir cevabı yoktu.
"Bu enreden çıktı şimdi?"
Minik beden gülümsemiş, saçlarında olan eli tutarak indirmişti. Babası, yaptığı her hareketi izlerken küçük kız gülümseyerek babasının elini tutuyordu.
Dışarıdan bakan biri bile anlardı onlar arasındaki elektriği. Fazla belli oluyordu birbirlerine tutuldukları.
"Bugün sizi kknuşurken gördüm. Ona bakarken bakışların çok farklıydı. Channie'ye baktığın gibi değildi. Daha aşk doluydu."
"Bak sen, minik prenses aşktan anlıyor muymuş?"
Kızını koltuğa yatırıp gıdıklamaya başlaması ile beraber ikisinin gülme sesleri yankılanmaya başlamıştı salonda. Bir süre sonra sesler kesilmiş, büyük olan minik bedeni kucağına alarak odasına götürmüştü.
Üstünü değiştirdikten sonra saçlarını çözmüş, beraber her zamna yaptıkları işleri hallettikten sonra minik bedeni yatağına yatırmıştı. Yanağına minik bir öpücük bıraktıktan sonra odasından çıkmış, kızının sorduğu soruyu düşünerek salona girmişti.
Bir süre sonra ise kendi kendine gülümsemiş, sessiz bir şekilde konuştuktan sonra televizyonu kapatarak odasına ilerlemişti.
"Evet, ona kendimi kaptırdım sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dad •Minsung
Fanfiction"Ben sadece... Kızım ile ilgilenmeni istiyorum." 『Lee Minho + Han Jisung』