"Han Jisung."
Telefon konuşmaları bittikten sonra küçük olan telefonu kapatmış, karşısında oturan büyüğe baktıktan sonra hızlı bir şekilde kalkarak büyüğün kendisine verdiği odaya kaçmıştı.
Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra yere çökmüştü küçük olan. Yaptığı şeyin daha yeni yeni farkına varırken, bacaklarını kendisine çekmiş ve kollarını da bacaklarına dolamıştı.
Aşırı utanıyordu ve bundan sonra ne annesinin yüzüne ne de büyüğünün yüzüne bakabileceğini hissediyordu.
"Jisung," demişti büyük olan. Kendi kendine gülümsemesini engelleyemez iken bir yandan da kendisini içeriye kilitleyen küçüğüne sesleniyordu. "Hadi aç kapıyı."
Küçük olan, büyüğü görmese bile başını iki yana sallamıştı. Tekrar odaya kısa süreli bir şekilde baktıktan sonra telefonuna gelen mesaj ile beraber irkilmişti.
Kapıdan kalkarak telefonuna doğru yönelmişti. Mesaj atanın büyük olan olduğunu görünce kendi kendine gülümsemiş, mesajın üstüne tıklamadan okumuştu.
'Hadi çık artık, bunu yaptığın için sana kızacağımı da düşünme.'
Küçük olan, mesajı okuduktan sonra bir süre düşünmeye başlamıştı. Çıkarsa neden bunu yaptığını sorardı büyük olan. Eğer çıkmazsa da bir süre daha kapının önünde bekleyecek ve pes etmeyecekti.
Bir süre düşündükten sonra kapının önüne gelmiş, anahtarı sakin bir şekilde çevirmişti. Büyük olan, anahtar sesini duyması ile beraber yerden kalkmış, üstünü düzelterek kapının karşısında beklemeye başlamıştı. Gördüğü beden ile beraber gülümsemeye başlamıştı.
Karşısında küçüğü kapının arkasından ona çekingen bir şekilde bakıyordu. Bir yandan giydiği hırkadan dolayı elleri fazla belli olmuyordu ve bu görüntü büyük olan için fazla şirin bir görüntü olmuştu. Kalbi buna hazır değildi.
"Neden kaçtın," demişti büyük olan gülümsemeye devam ederken. "Sana bir şey demeyecektim ki. Aksine beni büyük bir dertten kurtardığın için teşekkür edecektim."
Küçük olan duyduğu cümle ile beraber biraz olsun rahatlarken, kapının arkasından çıkmış ve tam anlamıyla Minho'nun karşısında durmaya başlamıştı. Büyük olan, önündeki bedene bakmaya devam ederken küçük olanın sesini duyması ile beraber kendisine gelmişti.
"Hyung, cidden kızmadın değil mi?"
Jisung'ın sorusu ile beraber elini kahverengi saçlara koymuş, hafif bir şekilde okşamıştı elinin altında olan saçları. Sonra ise başını iki yana sallamış, küçük olanın sorusunu sesli bir şekilde cevaplamıştı.
"Neden kızayım ki? Dediğim gibi, beni büyük bir dertten kurtardın."
Küçük olanın başını sallaması ile beraber büyük olan elini saçlarından çekmiş, sonra da mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştı. Kendi kendine sessiz bir şekilde nefes alıp vermişti.
Duygularını söylemek için erken olduğunu düşünüyordu büyük olan. Yoksa her şeyin farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dad •Minsung
Фанфик"Ben sadece... Kızım ile ilgilenmeni istiyorum." 『Lee Minho + Han Jisung』