↬Sixteenth

9.9K 1.1K 772
                                    

"Ben filmin sonunun bu şekilde olduğunu düşünmemiştim."

Ertesi günün akşamında ikili bir film izlemeye karar vermiş, akşam yemeği yedikten sonra ortalığı toplamışlardı. Her şeyi hazırladıktan sonra ikisinin de izlemek istediği filmi açmışlar, film bitene kadar hiç konuşmadan izlemişlerdi.

Film bittikten sonra büyük olan küçüğün cümlesi ile beraber ona dönmüş ve konuşmaya başlamıştı.

"Açıkçası ben bu şekilde bitmesini bekliyordum. Sonuçta adamın hırsız olduğu açıktı."

Küçük olan da başını kaldırarak büyüğüne bakmıştı. Anlamaz bakışlarını yanındaki bedene doğru yönlendirirken yanındaki beden gülmeye başlamış, elinden birini küçüğün gözlerine koyarak ona bakmasını engellemişti.

Onun bu hareketi ile beraber kahverengi saçlı oğlan da gülmeye başlamıştı.

İkili bir süre daha güldükten sonra büyük olan ellerini çekmiş ve yanında oturan bedenin gözlerine bakmaya başlamıştı. Gözlerinin parladığını gördüğünde ise kendisi de istemsiz olarak gülümsemişti.

Neden bilmiyordu ama, onun gözlerinin bu şekilde parladığını gördüğü zaman sürekli içinde bir gülümseme isteği oluşuyordu. Bu konuda kendisini tutamıyordu.

Küçük olanın telefonunun çalması ile beraber ikili birbirlerine bakmaya devam etmişti. Büyük olan, arayan kişiye içten içe sinirlenirken küçük olan iç çekmiş ve telefonuna uzanarak arayan kişinin kim olduğuna bakmıştı.

Ekranda gördüğü isim ile beraber tek seferde telefonu açmış, konuşmaya başlamıştı.

"Efendim, Seungmin?"

Telefonun diğer tarafından duyduğu hıçkırık sesi ile beraber olduğu yerde doğrulmuş, arayan kişiyi dinlemeye başlamıştı bir süre küçük olan. Büyük olan küçüğün hareketleri ile beraber doğrulmuş, endişe ile ona bakmaya başlamıştı.

Kırmızı saçlı oğlan ise hıçkırmaktan dolayı doğru düzgün konuşamadığını fark etmiş, birkaç kez nefes alıp vererek kendine gelmişti. Ondan sonra da konuşmaya başlamıştı.

"Jisung," demişti göz yaşlarını silerken. "Bir şey söylemem gerekiyor."

"Evet?"

Küçük olan endişe ile yan tarafında oturan bedene baktığı zaman, Minho daha da endişelenmişti. İçindeki endişe duygusunu bastırmaya çalışırken yanındaki bedenin boşta kalan eline uzanmış ve kendi elleri arasına almıştı elini.

Büyüğün elini sıkı bir şekilde tutarken kendisini arayan arkadaşını dinlemeye devam etmişti kahverengi saçlı oğlan. 

"Biri beni anaokulundan şikayet etmiş... Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. İşten atıldım, bunu Hyunjin'e söyledim ve kimin olduğunu araştırıyorlar... Ama benim yüzümden onu da atacaklar büyük ihtimal."

"İyi de, niye?"

"Biz çocukları uyuttuktan sonra oyun odasını toparlamaya başlamıştık... O ara o da bana yaklaşıp sıkıca sarılmıştı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken itirafta bulundu. Tek olay bu, başka bir şey yok..."

Küçük olan duydukları ile beraber büyüğüne bakmıştı. İzin alır bir şekilde bakması ile beraber büyük olan başını sallamış, sonra da hafif bir tebessüm ile küçüğüne bakmaya başlamıştı. Küçük olan da aynı şekilde tebessüm etmiş, sonra da arkadaşı ile konuşmaya dönmüştü.

"Neredeysen konum atar mısın? Oraya geleceğiz."

Dad •MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin