Bölüm 22

1K 56 42
                                    

Satır aralarında yorum yaparsanız çok sevinirim.

İyi okumalar!

Berke'nin kahkahalarını gözlerimi devirerek dinliyordum. Yanına geldiğimden beri domates gibi olduğumu söyleyip dalga geçiyordu benimle. Dirseğimle karnına bir kez daha vurup ona döndüm. "Öldüreceğim seni! Yeter be!"

"Tamam tamam. Yeter ki yüzün babun poposuna benzemesin." diyerek yanımdan kalktı ve koşmaya başladı.

"Seni öldüreceğim Berke! Kaçma!" diye bağırarak bende arkasından koşmaya başladım. Kantinden çıktığında adımlarını bahçeye yönlendirdi. Bahçeye çıkamazdım, bunu biliyordu.

Kapının önüne geldiğinde durup bana baktı. Birkaç adım önünde durduğumda sırıtarak yüzüme bakıyordu. O an unuttuğunu anladım. Gözlerim istemsizce dolmaya başladığında Berke kaşlarını çattı.

"Gece, noldu anasını satayım?"

"Hiç." dedim ve gülümsedim. Arkamı döndüm ve koşar adımlarla lavaboya gittim. Berke de arkamdan koşuyordu. Okulun çoğu bize bakıyordu ama şuan umursayamıyordum.

Lavaboya girdiğimde boş kabinlerden birine girip klozetin üstüne oturdum. Sessizce ağlamaya başladığımda ellerimi dudaklarıma bastırdım. Ağır geliyordu bazı şeyler. Taşıyamıyordum artık. Yorulmuştum.

Telefonumdan arka arkaya sesler geliyordu. Zar zor cebimden çıkardığımda titreyen ellerimin arasından yere düşmüştü. Eğilerek elime aldım. Ekranı açıp tuş kilidini gireceğim sırada lavaboda Rüzgar'ın sesi yankılandı. "Herkes dışarı çıksın!"

Birkaç kızın homurdanmaları kesilip kapı sesi duyulduğunda bacaklarımı kendime doğru çektim. Gözyaşlarım yanaklarımdan sessiz sessiz dökülüyordu. Beni böyle görmesini istemiyordum.

"Gece güzelim çık hadi."

Hiç ses vermedim. Sonlara doğru bir kabine girmiştim. Beni bulması çok sürmeyecekti ama direnecektim. Hazır değildim. Ona her şeyi anlatmaya, tüm korkularımı dökmeye hazır değildim.

"Gece lütfen. Nereye kadar saklanacaksın?"

Adım sesleri yaklaşmaya başladığında nefesimi tuttum. Kapıları tek tek açıp baktığını çıkan seslerden anlamıştım.

"Hadi çık artık. Yanında olmak istiyorum."

Bulunduğum kabinin kapısının önünde ayakkabılarını gördüğümde gözlerimi kapattım. Kapıyı açtığını duyduğumda bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Etrafıma dolanan kollarla gözlerimi açtım. Kendimi sıkmayı bıraktığımda Rüzgar saçımı okşamaya başlamıştı.

"Noldu güzelim? Anlat bana."

Kafamı olumsuzca salladım. Göğsüne daha çok sindiğimde Rüzgar'ın saçımı okşayan elleri duraksamıştı. Kısa bir süre sonra aynı şekilde devam ederken "Seni böyle gördükçe bende üzülüyorum. Anlat bana, beraber gelelim üstesinden her şeyin." dedi. Göğsünden başımı kaldırıp yüzüne baktım. Ellerini yanaklarıma koyup gözyaşlarımı sildi. "Geçecek. Söz veriyorum geçecek her şey."

Başımla onayladım onu. Sözünü tutardı benim Bilinmeyen'im. Alnıma bir öpücük bırakıp ayağa kalktı ve ardından beni de kaldırdı. "Berke çok kötü oldu. Ne olduğunu bilmiyorum, o da anlamadı ama kendini suçluyor."

Elimi yüzümü yıkadım ve Rüzgar'a döndüm. Gülümseyerek cebinden peçete çıkardı ve yüzümü kuruladı. "Bu halinle bile çok güzelsin." demesiyle utanarak bakışlarımı kaçırdım ve kapıya yöneldim.

"Bir an önce alış bence."

Ona dönüp dil çıkardıktan sonra lavabodan çıktım. Arkamdan kahkaha sesini duymamla kalbim teklerken gülümsedim. Gidip Berke'yi bulsam iyi olacaktı.

GECE |TEXTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin