Bölüm 24

925 40 27
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Sizi çok beklettim biliyorum. Bunun için özür diliyorum. Çok elime aldım telefonu. Ama aklımdakileri bir türlü dökemedim yazıya. İçime sinmedi yazdığım hiçbir şey. Yazıp yazıp sildim. Bu bölümde pek içime sinmedi ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.

Oy vermeyi ve satır aralarında yorum yapmayı unutmayın lütfen.

İyi okumalar!

Okulun çatısına çıkıp derin bir nefes aldım. Gözyaşlarımı silip çatının kenarına oturdum. Bacaklarımı aşağı doğru sallandırıp derin bir nefes daha aldım. Ağlamamak için sıktım kendimi.

"Gece..." Rüzgar'ın sesini duyunca ona bakmak istedim ama yapamadım. Sürekli beni üzgünken görüyordu. Yanımda olmaya çalışıyordu fakat ben hak etmiyordum. Onun sevgisini, ilgisini hak etmiyordum. Benimle olursa eğer o da sürekli üzülecekti. Ben onun üzülmesini istemiyordum.

"Güzelim noldu?"

Rüzgar'a döndüm. Bir karar vermiştim. Verdiğim karar hiç güzel değildi. Belki benim için ölüm demek olacaktı ama yapmak zorunda hissediyordum kendimi. Rüzgar için en iyisi bu olacaktı belkide.

"Rüzgar." dememle bana sarılmak için yaklaşması bir oldu. Elimi kaldırarak onu durdurdum. Kaşlarını çattı. Ayağa kalkıp önünde dikildim. Ağlamamak için tırnaklarımı avucuma geçirdim. Gözlerinin içine bakmaya başladım.

"Rüzgar, artık konuşmasak daha iyi olacak. Yan yana gelmeyelim, bakma bana, konuşma benimle. İstemiyorum."

Rüzgar anında ayağa kalkıp karşımda durdu. "Sen ne dediğinin farkında mısın Gece? Ne demek istemiyorum?!"

"İstemiyorum demek Rüzgar. Zorlama lütfen." diyerek arkamı döndüm. Rüzgar kolumdan tutarak beni durdurdu ve kendine çevirdi.

"Noldu Gece? Gelen çocuk kimdi? Neden ağlıyorsun?"

"Sen beni duymuyor musun Rüzgar?"

"Noldu diyorum Gece."

"Bırak kolumu!"

"Anlat. Nolduğunu anlat. İnanmıyorum sana. İstemiyorsun, neden böyle istiyor gibi bakıyorsun? Anlat Gece."

"Konuşmak istemiyorum artık."

"Anlatmadan bırakmayacağım."

Sinirlenmişti, çok sinirlenmişti. Kolumu sıkmasından fark ediyordum. Büyük ihtimalle kolumu bu kadar sıktığının farkında değildi. Derin bir nefes aldım. Kalbim acıyordu. Büyük bir yumru oturmuştu boğazıma. Biraz sonra söyleyeceğim şeyin geri dönüşü olmayacaktı. Ama kendimi zorunda hissediyordum.

"Seni hayatımda istemiyorum Rüzgar."

Rüzgar kolumu bırakırken elimi koluma koydum. Morarmaya başlamış olabilirdi ve Rüzgar'ın bunu görüp kendini suçlu hissetmesini istemiyordum.

"Yalan söylüyorsun! Neler oluyor Gece? Kafayı yiyeceğim noluyor?!"

"Yalan söylemiyorum. Seni hayatımda istemiyorum. Sende bırak. Hayatına bak."

Bir şey söylemesine izin vermeden arkamı dönüp çatıdan indim. Koşar adımlarla lavaboya girdikten sonra kendimi bir kabine atıp kapıyı kilitledim. Dizlerimi kendime çektikten sonra göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Hayatımdaki en önemli insanı kaybetmiştim. Kaybettim diyemezdim aslında, onu bırakan bendim. Ama mecburdum. Böyle olmak zorundaydı.

Bir süre ağladıktan sonra göz yaşlarım azalmaya başlamıştı. Göz yaşlarımı silip kabinden çıktım. Yüzümü yıkandıktan sonra aynadan kendime baktım. "Uzun zaman önce yapman gereken şeyi yapabilirsin." diyordu iç sesim. Kulak verdim ona. Bu sefer yapabilirdim.

GECE |TEXTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin