"Gece..."
"Efendim Bilinmeyen."
"Sen... Nasıl... Sen..."
Kelimeleri toparlayamıyor gibi bir hali vardı. "Söyle." dedim. Kalbim sıkışmaya başlamıştı.
"Sen nasıl dayanıyorsun?"
"Neye?"
"Yaşadıklarına."
"Kalk bakalım uykucu!" Kulağımın dibinden gelen sesle başımı yastığa biraz daha bastırdım. "Hadi Gece!" Berke bir kez daha bağırdığında oflayarak doğruldum.
"Günaydın!" Berke'nin bu enerjisine karşı gözlerimi devirerek ayağa kalktım. Odadaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Berke yatağımın üstünde oturmuş beni bekliyordu.
"Kahvaltı hazır. Üstünü değiştirip gel." diyerek odadan çıktığında arkasından dil çıkardım. Ardından dolaba yürüdüm. Benim için bu kadar masraf yapmış olmaları kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. Büyük bir dolabı baştan aşağı doldurmuşlar, odaya birçok yeni eşya almışlar. Yük gibi hissediyordum kendimi.
Dolabın kapaklarını açarak gri bir eşofman altı ve beyaz düz bir tişört aldım. Üstümü değiştirip saçlarımı yukarıdan sıkı bir şekilde topladım. Ardından telefonumu da alarak aşağı indim.
Mutfağa girdiğimde gördüğüm manzarayla ufak bir kahkaha attım. Berke bir yandan yumurta çırparken diğer yandan çaydanlığın altına su koymaya çalışıyordu. Ve bunları üstünde pembe bir önlük varken yapıyordu.
"Güleceğine yardım et kız."
Berke'nin yanına gidip çaydanlığı elinden aldım. Yeteri kadar su koyunca yeniden ocağa koyup altını açtım. Bu sırada da Berke çırptığı yumurtayı tavaya dökmüştü.
Masaya göz attığımda Berke'nin her şeyi koyduğunu gördüm. Sandalyenin birine oturup doğranmış salatalıktan bir dilim aldım. Berke tavayı tam ortaya koyup karşıma oturdu.
"Ne kadar mükemmelim böyle ya. On parmağımda on marifet maşallah!" Berke'ye karşı gözlerimi devirdim ama ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçmıştı.
Tabağıma kahvaltılıklardan aldım. Berke'nin yanında duran meyve suyu kutusuna uzandım. "Hangisini istiyorsun?" diyen Berke'ye bardağımı uzatarak "Şeftali." dedim. Bardağımı doldurduktan sonra kendi bardağını da doldurdu.
Kahvaltı boyunca pek sohbet etmemiş, kahvaltımızı yapmıştık. Masayı topladıktan sonra çaylarımızı alarak bahçeye çıktık. Bahçedeki masaya oturduğumuzda derin bir nefes aldım. Hava baya güzeldi bugün.
Berke sigara paketini çıkardı. İçinden bir tane aldıktan sonra paketi bana doğru uzattı. Bende bir dal aldım. Çay ve sigara ikilisi güzel oluyordu.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" diyen Berke'ye çevirdim bakışlarımı. Çayından bir yudum alıp gözlerimin içine baktı.
"Hangi konuda?"
"Rüzgar konusunda."
"Bilmiyorum Berke. Anlayabiliyorum onu. Ama gerçek olduğunu düşünsene, gerçekten öldüğümü. Seninle uzak olmasının istemezdim. Hatta daha da yakın olmanızı isterdim."
"Bende öyle olmasını isterdim ama yapabileceğim bir şey yok. Ben çok gittim yanına. Ama o beni iten taraf oldu her seferinde."
"Biraz düşünmek istiyorum. Onu da dinledikten sonra kendimle baş başa kalıp düşünmek istiyorum. Ama şuan değil. Biraz kafamı toplamaya ihtiyacım var."
"Hadi o zaman." diyen Berke'yle kaşlarımı çattım. Biten sigarasını söndürüp ayağa kalktı. "Ne hadi?"
"Gidiyoruz."
"Nereye?"
"Kafa dağıtmaya."
"Oturalım işte evde. Ne gerek var dışarı çıkmaya?"
"Hadi Gece. İkiletme, kalk işte."
Oflayarak sigaramı söndürdüm. Ayağa kalkıp Berke'nin peşinden içeriye girdim. Bu çocuğu bazen anlayamıyordum. Ama seviyordum. Hayatımda olduğu için şanslıydım. Böyle bir dosta sahip olduğum için çok şanslıydım.
||
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
3879 beğeni 89 yorum
@berkeakar: Tüm şehrin altını üstüne getirmek yordu biraz.
@geceyildiz: Senin yüzünden ayaklarım ağrıyor be @berkeakar: Ağla
@ç1: Şöyle bir arkadaşlık amin
@ç2: Çok pis şipledim Allah affetsin
@ç3: Yaşıyor bunlar hayatı be
@ç4: Gözlerim kanıyor
@ç5: Berke'cim her zamanki gibi mükemmelsin ama yanındaki itici
Diğer yorumları görmek için tıklayınız.
* Merhabalar! Nasılsınız?
Bölüm nasıldı?
Arkadaşlar ben çok pis Berke ve Gece şipledim! İlerleyen bölümlerde bir salaklık yapabilirim 🙊djjdskslslxlslclsl
Diğer bölümde görüşmek üzere! Kendinize iyi bakın.
