5

4.4K 226 57
                                    

Gözlerimi açmadan birkaç saniye gerinmiş ve yüz üstü dönerek kafamı yastığa bastırmıştım.

2 gün oluyordu burada olduğum anlamıyordum babam beni nasıl hala bulamamıştı?!

-Senden nefret ediyorum inşallah o kasların içinde boğulursun-

Sözümü kesen şey onun sesini duymamdı.

Hızla doğrulmuş ve gözlerimi açmıştım.

-Bence üzerindekini bir an önce düzelt yoksa istemeyeceğim şeyler yapabilirim.

Üzerime baktığımda gömleğin düğmelerinin tamamen açık olduğunu farketmem ile hızla battaniyeyi üzerime çekmiştim.

Nasıl açılmıştı bunlar böyle?!!

-Sapıklaşma!

Kaşlarını havalandırarak yaslandığı kapıdan ayrılarak yatağa doğru ilerlemeye başlamıştı.

-Bunu .. Benim yatağımda yatan ve benim gömleğimi giyen bir kız mı söylüyor? Ha ayrıca kaslarıma da bakmışsın.

Tam başımın üzerinde durduğunda hızla doğrularak dizlerimin üzerinde durmuş ve parmağımı onun yüzüne doğru sallamıştım.

-Birincisi ben senin kaslarına falan bakmadım! Ayrıca senin gömleğine de çok meraklı değiliz herhalde!

Dudaklarını ıslatmış ve yüzüme biraz daha yaklaşmıştı.

-Çıkart o zaman.

Demişti sakince.

-Ne?
-Duydun. Çıkart gömleğimi.

Yutkunmuş ve bakışlarımı kaçırmıştım.

İstemeyerek ağzımdan kaçmıştı aman!
Bunu çıkartarak iç çamaşırlarıyla dolaşacak değildim herhalde.

-Boyunun yetmediği işlere karışma bücür.

Bücür?

Ben mi?

-Biraz daha böyle durursam seni burada sertçe becereceğim için çıkıyorum.

Diyerek hızla odadan çıkmıştı.

Asıl şimdi ondan daha da fazla korkmaya başlamıştım.
Ne becermesi neyden bahsediyordu bu sapık?!

Hah!

Öyle bir şey asla yapamazdı!

Onun tamamen uzaklaştığından emin olduktan sonra ayağa kalkmış ve üzerimdeki gömleği boğazıma kadar düğmelemiştim.

Yavaş ve sessiz bir şekilde odadan çıktığımda burasının nasıl bir yer olduğunu idrak etmeye çalışıyordum.

Basamaklardan çıkmış ve salona birkaç poşetle uğraşan ona bakmıştım.

İçimden kapının açık olması için dualar etmiştim ama kilitliydi.

Kapıyı zorladığımı anlamış olacak ki ona baktığımda bana bakmış ve kafasını sallamıştı.

Onun yanına ilerlediğimde yerdeki poşeti bana uzatmış ve koltuğa oturmuştu.

-Bu ne?

Diyerek elimdeki poşete bakmıştım.

-Bu akşam bir yere davetliyiz.

Diyerek cebinden telefonunu çıkardığında sertçe dudaklarımı dişlemiştim.

-Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!
-Gel ve izle.

Diyerek telefonu işaret ettiğinde ilkten tereddüt etsemde saçımı kulağımın arkasına atarak yavaşça onun yanına oturmuştum.

-O babanın kafasına sıkmamı istemiyorsan, kız arkadaşım gibi davranıp hiç bir şeyden bahsetmeyeceksin.

.....

'𝘿𝙖𝙣𝙜𝙚𝙧𝙤𝙪𝙨 𝘽𝙤𝙨𝙨'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin