Donmuştum.
Beynim durmuş gibiydi.
Kafam güzel diye hayal görüyorum zannetsem de bana yaklaşmasıyla gerçek olduğunun farkına varmıştım.
Pek istemesem de.
Hayal olmasını tercih ederdim.
Kalbim o kadar hızla atıyordu ki..
Göğsümden fırlayacak gibiydi.İstemsizce gözlerim dolmuştu.
Bakışlarımı Taehyung'a yönlendirdiğimde dudaklarını kemirerek bana bakmıştı.
Arkama bile bakmadan seri bir şekilde oradan uzaklaşmaya çalışmıştım.
Önümdeki garsonu görmemiş ve ona çarparak elindeki tepsideki içkilerin üzerime dökülmüşünü izlemişim.Umrumda bile değildi.
Tek istediğim buradan defolup gitmekti.
Hızla gözlerimi silmiş ve koşarak Hotele girmiştim.
Hızla asansöre binerek 6. kata basmış ve aynadan yansımama bakmıştım.
Biliyordun Eun.
Er yada geç onu göreceğini biliyordun.
Ve Seoul'e gelerek hayatının 2nci hatasını yapmıştın.
....
Uyandığımda ilk yaptığım iş valizimi toparlamaktı.
Burada daha fazla durmak istemiyordum.
Bir daha onu görmek .. aynı şeyleri hissetmek istemiyordum.Bir de gelip yardım etmişti yüzsüz gibi.
Onun yardımına ihtiyacım yoktu.
Valizi kapatmış ve derin bir nefes vererek pencere yaklaşmıştım.
İki yabancı gibiydik.
Yaşananların hepsi yalandı.Ve bunun farkına çok geç varmıştım.
Kapı çaldığında bıkınca bir nefes vererek ilerlemiş ve kapıyı açmıştım.
-Eun.. Beni dinlemen gerek.
Cevap vermemiş ve içeriye girmiştim.
-Ben gerçekten onun burada olduğunu bilmiyordum. Bar'ın girişinde karşılaştık.
Hah..
Bu söylediğine kendisi inanmış mıydı acaba!
-Taehyung. Neyse ne. Zaten gidiyorum.
İlerlemiş ve valizimi kaldırmış yatağın üzerine bırakmıştım.
-Lisa lobide. Onunla konuşuyor. Burada çok kalmayacağını iş için geldiğini söyledi.
Beni anlamıyorlardı.
Ben onun burada olduğunu bile bile daha fazla burada kalamazdım.
Onu görmesem bile varlığını hissetmek istemiyordum.
-Buraya biraz dinlemek için geldiniz. Onu boşver. Eğer şimdi gidersen ona karşı hala hislerinin olduğunu ve dayanamadığın için kaçtığını düşünecek. Sen ona inat burada kalıp onu umursamadığını göstereceksin.
....
Telefonumu alarak odadan çıkmış ve lobiye inmiştim.
Saatlerde odada tek başıma oturuyordum.
Taehyung haklıydı.
Bazı şeylerle yüzleşmek zorundaydım.
Biraz hava almak için sahile doğru ilerlemiştim.
Denizin kokusu kokmaya başlamıştı bile.
Sahilde ilerliyor diğer yandan da dolunaya bakıyordum.
Tüm sahili aydınlatıyordu.
Yanımdan el ele geçen çifte bakmıştım.
İstemsizce bir tebessüm oluşmuştu yüzümde.Birbirlerine sıkıca sarılmış ve ilerlemeye devam etmişlerdi.
Derin bir nefes almış ve denizin önünde durarak ellerimi göğsümde birleştirmiştim.
Onu ve anıları aklımdan silemiyordum.
Olmuyordu.Ben hayatımda ilk defa birine karşı böyle küvetli hisler hissetmiş ve ona güvenerek onunla birlikte olmuştum.
Pişman mıydım..
Beni onunla olmam için zorlamamıştı.
Kendi isteğimle onunla birlikte olmuştum.Pişman değildim.
Gerçekten sevdiğim bir adam ilkim olmuştu.
Evet.
Pişman değildim.Başımı sol tarafa çevirdiğimde ileride onu görmüştüm.
Elleri ceplerindeydi, denize doğru adımlar atmıştı.
Denizin önünde durmuş ve başını kaldırarak gökyüzüne bakmıştı.
Yine olmuştu.
Kalp atışlarım hızlanmış kalbim fırlayacak gibi atmaya başlamıştı.
Bu hisle başa çıkamıyordum.
Beni farketmemiş ve benim olduğum yöne kafası eğik bir şekilde ilerliyordu.
Yutkunmuş ve bakışlarımı denize doğrultmuştum.
Tekrar onun olduğu yöne baktığımda kafasını kaldırmış, bana bakmış ve göz göze gelmiştik.
Duraksadığında ceplerindeki ellerini çıkartmış ve dudaklarını yalamıştı.
Önüme dönmüş ve derin bir nefes almıştım.
Sakin olmalıydım.
Yine kaçarak kendimi küçük duruma düşürmeyecektim.
-Hiç değişmemişsin.
Yanımda durarak bakışlarını denize yönlendirmiş ve konuşmuştu.
Hah..
Sessiz kalmıştım.
-Eskisi gibi salak değilim. Yine kandırmayı falan düşünürsen aklında olsun.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'𝘿𝙖𝙣𝙜𝙚𝙧𝙤𝙪𝙨 𝘽𝙤𝙨𝙨'
Fanfiction+𝟭𝟴 𝘀𝗮𝗵𝗻𝗲𝗹𝗲𝗿 𝗶ç𝗲𝗿𝗶𝗿 rahatsız olan okumasın! (Yazar : Cansel)