Havuza düştüğüm an en dibe kadar batmıştım.
Zorla yüzeye çıktığımda hızla gözlerimi açarak ona bakmıştım ama o gülmekten başka hiç bir şey yapmıyordu.
Tekrar batmaya başladığımda çırpınarak yüzeye çıkmaya çalışsamda gittikçe batıyordum.
Nefesim gittikçe daralıyor ve kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Yüzme bilmiyordum ve o bunun farkına bile varamıyordu.
Çırpınmayı bırakmış ve gözlerimi kapatarak nefesimi dengelemeye çalışmıştım.
Birden kendimi yüzeyde bulmuş ve sesli bir şekilde derin bir nefes almış ardından ise öksürmeye başlamıştım.
Beni havuzdan çıkarttığında yatırmış ve ismimi sayıklayarak sarsmaya başlamıştı.
Yavaşça gözlerimi açmış ve ona bakmıştım.
O kadar endişeli görünüyordu ki şaşırmıştım.
İlk defa bu kadar korkmuş görüyordum onu.-İyi misin? Beni duyabiliyor musun?
Yutkunmuş ve kafamı sallamıştım yavaşça.
-Oh..
Diyerek derin bir nefes aldığında önüne gelen saçları sertçe geriye atmış ve hala üzerimden inmeden gözlerime bakıyordu.
-Çok mu endişelendin?
Demiştim dalga geçercesine gülümseyerek.
-Başıma kalacaksın diye korktum.
-Zaten beni öldüreceksin. O yüzden burada değil miyim?Üzerimden kalkmış ve hızla uzaklaşmıştı hiç bir şey söylemeden.
Gözlerimi kapatmış ve birkaç saniyeliğine öyle durmuştum.
Biraz önce neredeyse boğularak ölecektim ve beni o kurtarmıştı.
Keşke ölüp gitseydim neden kurtarmıştı ki beni!Nede olsa zaten beni öldürecekti!
Boşuna beni kaçırmış olamazdı.Yattığım yerden doğrularak derin nefesler almıştım.
Ayağa kalkmış ve onu aramaya başlamıştım evin içinde.
Büyük ihtimal odasında veya banyodaydı.
Hızla basamaklardan çıkmış ve kapıyı hızla açarak içeriye girmiştim.
Hala üzeri çıplak bir şekilde dolabı karıştırıp duruyordu.
-Neden beni orada bırakmadın? Neden beni kurtardın?!
Diye bağırdığımda dolabın kapaklarını hızla ve sertçe kapatarak elindeki takımı yatağın üzerine bırakmıştı.
Boğazıma yapışarak sertçe dolaba yasladığında alnını alnıma değdirecek şekilde yaklaşmış ve boynumdaki eli yavaşça yüzüme çıkmıştı.
Dudağımı parmağıyla okşadıktan sonra dudaklarını yavaşça yalamış ve alt dudağını ısırmıştı.
Saçlarından damlayan su damlacıkları üzerime damlıyor ve bu beni daha da geriyordu.
-Fazla oluyorsun.. Kaşınma istersen.
Gözlerimi kaçırarak onu itmeye çalışmıştım ama sadece çalışmıştım.
Çünkü bana o kadar yapışmıştı ki karın kasları bana baskı yapıyordu.-Ne zaman beni şaşırtacaksın-
Diyerek benden uzaklaştığında o anki baskı ve cesaretle önüne geçerek durdurmuştum.
-Seni şaşırtmamı mı istediğini söylediniz JungKook bey?
Demiştim sakince.
-Aynen öyle. Ama görüyorum ki-
Aramızdaki mesafeyi kapatmış ve elimi karın kaslarına koyarak yavaşça okşamıştım.
Konuşmamış ve ciddileşen yüz ifadesiyle gözlerime bakmıştı.
Kulağına yaklaşmış ve elimi vücudunda sürerek göğsüne gelmiştim.
Kendini kasıyordu.
Hissetmiştim.Gözlerindeki o şaşırmış ifadeyi görmek çok güzeldi.
Göz göze geldiğimizde yutkunarak birkaç kez gözlerini kırpmıştı hızla.
Ne o JungKook bey?
Etkilendiniz mi yoksa?!Aramızdaki milimlik mesafeyi kapatmış ve tamamen ona yapışık bir şekilde durmuştum.
Onunla böyle oynamak eğlenceli olacaktı.
Dudaklarına uzandığımda yavaşça gözlerini kapatmıştı.
Dudaklarımı iyice yalamış ve birkaç saniye ona bakmıştım.
Şu an o kadar masum görünüyordu ki ..
O çok garip biriydi.
Bir yanı bana karşı sinirli öfkeli ve sert iken diğer yani bir o kadar masum ve nazikti.
Neden böyleydi bilmiyordum..
Ama öğrenene kadar onu rahat bırakmayacaktım.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'𝘿𝙖𝙣𝙜𝙚𝙧𝙤𝙪𝙨 𝘽𝙤𝙨𝙨'
Fanfiction+𝟭𝟴 𝘀𝗮𝗵𝗻𝗲𝗹𝗲𝗿 𝗶ç𝗲𝗿𝗶𝗿 rahatsız olan okumasın! (Yazar : Cansel)