Çete Lideri: -39- ▪Part I▪

2.1K 133 92
                                    

Oylamayı unutmayın, keyifli okumalar...

Medya - AYAZ POYRAZ

  İnsanın çaresiz hissettiği ya da çaresiz demeyelim de korktuğu bir anı vardır. Şu an tam da o anlatılamayacak anı yaşıyorum ben. Adını bile bilmediğim sadece bugün karşılaştığımız onda da iyi bir sonuç olmadığını gördüğüm biriyle baş başaydım şu an.  Bana ne yapabileceğini bile bilmiyorum.

Ya da zarar verecek mi? Vermezse niyeti ne olabilir? Ne diyecek? Ne isteyecek? Baran ne yapıyor şimdi? Beni arıyor mu? Ders başladı mı? Bu çocuk ne yapmayı planlıyor? Evet, aklımdaki sorular şu anlık bunlardı. Yenilerinin ekleneceğinden de şüphem yoktu.

"Ne yapacaksın sen?!" Hem meraklı hem kızgın hem de korkarak sorduğum sesimin titremesinden de anlaşılıyor olmalıydı.

Kısa bir kahkaha sesi duydum. Bu boş ortamda yayılan bir kahkaha sesi...

"Bu sabahki dikleşmelerine göre seni oldukça güçlü, hiçbir şeyden korkmayan bir kız sanardım. Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş gerçekten. Korkma, sana kendi okulumda zarar verecek kadar aptal değilim. Sadece senden istediğimi almak istiyorum."

Ah ne istediğini ben de bir bilsem...

"Ne istiyorsun sen?"

Yanıma yaklaştı ve önüme gelmiş saç tutamlarımı arkama hafifçe attı. Gülümsedi ve gözlerimin en derinine bakarak konuştu. Etkilemeye çalıştığı bariz belliydi.

"Sevgilim ol mesela," gözlerimi büyüttüğümda sırıttığını gördüm. Bu olamazdı, nasıl olur böyle bir şey?! Baran'a böyle bir şey yapamazdım!

Uzun süre cevap vermediğimi gördüğünde tekrar konuşmak için ağzını açtı:

"Sana 2 gün veriyorum. 2 gün boyunca düşün. Cevabının olumlu olması  daha iyi olur... Neyse."

Deyip kapının kilidini çıkarıp açtıktan sonra ben de hızlı adamlarla peşinden çıktım. Kendimi iyi hissetmiyordum. Lavaboya uğrayıp elimi yüzümü yıkadım ve hızlıca derse yetişmek için sınıfa gidecektim ki, koridorda Baran'ı görmemle hızla geriye çekildim beni görmemesi için...

Ve tahmin edin sizce ne türlü bir pozisyonda görmüştüm onu? Ya da onları?

Gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünde sinirden, ihanetten, üzüntüden, aldatılmışlıktan dolayı titremeye başlamıştım.

Baran bir kızla öpüşüyordu, evet...

Bana ait olmalıydı o dudakları... Öyleydi ama... Yoksa değil miydi...

Kafam karışmış, başıma ağrı saplanmıştı. Onlar görmeden başka bir yerden sınıfa gitmek için ayağa kalktığımda titremekten yürüyemediğimi fark ettim. Her seferinde sendeliyor, düşecek gibi oluyordum.

Baran mıydı bu? Yoksa onun kılığına girmiş biri mi...

Bana cidden ihanet mi ediyordu şu an?

Beni aldatıyor muydu?

Kalbim duracak gibiydi, dilim damağım kurumuştu o sıra su arar gibi oldum. Ayaklarımda bir uyuşma, bedenimde bir titreme vardı. Sebebi buydu. Baran bunları bana neden yaşatıyordu peki? Beni sevmiyor muydu? Hepsi yalan mıydı cidden...

Ne tepki vereceğimi bilemedim onların yanında, onlar beni görmüyordu doğrusu ama yine de gidip kızın üstüne atlayamadım. Baran'a iki çift laf edemedim.

Filmlerde, dizilerde böyle sahneler görürdüm de kızın savunmasız kalışına, güçsüz kalışına sinirlenirdim hep. Bir an öylece duruyormuş insan... Hareket edemiyormuş ki...

Baran bana sinirlendiği için mi yapmıştı bunu? İhanet etmişti bana o...

Aldatmıştı.

Peki ben bir daha ona güvenecek miydim? Güvenmeme gerek kalmıyordu çünkü... Onla ayrılıp bu çocukla sevgili olacaktım. Teklifini kabul edecektim.!

Ben de Almina'ysam güçlü durup savaşacaktım! Gerekirse intikam alacaktım!

Fikirlerinizi bekliyorum bölümün devamında ne olsun sizce? Yazarsanız sevinirim. Belli bir sınır var aklımda. Eğer onu geçerseniz part II'yi atacağım.

Keyifli okumalar dilerim...

ÇETE LİDERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin