Odamda pencereden dışarıya bakarken çocukların çok eğlendiğini görebiliyordum.Çünkü ilkbahar gelmişti.Bazıları koşuyordu ve düşüyordu.Onları böyle görünce içimden bir gülümseme gelmişti.Ama sonra anneleri gelip onları düştükleri yerden kaldırıyordu.
Bir anda yüzümdeki gülümseme silinmişti.Aklıma küçükken benimde yaramaz olup çok fazla kendimi yaralamam gelmişti.Ama sonrasında annem hemen benim yanıma gelir, saçlarımı okşar ve dizimdeki yaraya pansuman yapardı.Sonra da beni güzelce uyarırdı.
Annem gerçekten benim üstüme çok düşerdi.Her acımda,her mutluluğumda yanımda olurdu.Beni asla yalnız bırakmazdı.Ama o lanet gün beni sonsuza dek yalnız bıraktı...
Evet annem bırakmıştı beni,babamı ve hayallerimizi.Çünkü ona bir araba çarpmıştı ve beyin kanaması geçirmişti.Doktorlar ne kadar çaba gösterse de annem o güzel mavi gözlerini kapamıştı.Ona bir elveda bile diyememiştim.
Ben onsuz nasıl yaşarım ki?O her zaman benim yanımdaydı.Hastalandığım zaman hemen çorba yapar,ilaçlarımı içirir ve sabaha kadar başımda beklerdi.Annem bir melekti.Biliyorum dışarıdan bir yerden beni izliyordu.Bu yüzden onun için kendime bir söz vermiştim.Onun gibi iyi kalpli,yardımsever ve güçlü bir kadın olacaktım.En azından kendimi böyle avutuyordum...
Bunları düşünürken birden içeriye babam girmişti.Hemen ellerimle gözlerimden akan yaşları sildim.
"Yui kızım sana bir şey demem gerek o yüzden salona iner misin?"
"Tabiki babacığım."
Acaba babam neler diyecekti ki?Aklımda soru işaretleri uçuşuyordu.Hemen meraktan salona indim.Gözlerim mi yanlış görüyordu yoksa ben hayal aleminde miydim?Evet,evet.Çünkü babamın yanında genç,kumral saçlı,yeşil gözlü
bir kadın vardı.İyice meraklanmaya başlamıştım."Kızım buraya seni birisiyle tanıştırmak için çağırdım.Bu Anie senin üvey annen."
Senin üvey annen,senin üvey annen. Beynimde bu ses tekrarlanıyordu.Ama bu nasıl olabilirdi ki?Babam anneme nasıl ihanet edebilirdi?
Gözümden bir yaş damla yere düştü.
Ağlamaklı bir şekilde,
"Ama baba bu nasıl olabilir?Sen anneme nasıl ihanet edebilirsin?"
"Yui böyle şeyler deme,ben anneni çok seviyordum.Ama artık o bir melek oldu.O yüzden bende artık kendime bir eş bulmalıyım.Eminim annen de bu duruma seviniyordur.Çünkü senin yalnız olmanı istemez."
"Ben yalnız değilim ki zaten baba,yanımda sen varsın bu bana yeterli.Evet annemin yeri asla dolmayacak ya da geri gelmeyecek.Ama ben bu kadına asla anne demem.O asla annemin yerini dolduramaz.Buraya bu saçma şeyleri demek için mi beni çağırdın?"
Babam sinirli bir şekilde,
"Yui haddini bil!Sen ona saygısızlık yapamazsın.O artık senin annen sayılır.Bundan sonra bu gerçeğe alışman gerek."
"Asla,asla ve asla ben buna alışmam.Ben ona asla anne demem.Ve baba sende artık babam değilsin."
Evet bir anlık sinirle bunları söylemiştim ama biraz ağır konuşmuştum.
"Yeter artık sen haddini aştın!Madem onu annen olarak görmüyorsun ve beni de baban olarak görmüyorsun.O zaman bende seni kızım olarak görmüyorum.Şimdi çık bu evden.Ne halin varsa gör."
Gözlerimden akan yaşlar birer birer yüzümü istila ediyordu.Ağlamam şiddetlenmişti.Babam neler demişti bana öyle.Ama ben gurursuz bir kız değildim.Bu yüzden bu evde bir saniye bile kalmayacaktım.Hemen odama koştum ve bavulumu çıkardım.İçerisine birkaç kıyafetimi,günlüğümü,telefonumu,makyaj malzemelerimi ve en önemlisi annemin bana hediye ettiği pembe kolyeyi içine koydum.
Evet annem bana bir kolye vermişti.Bu kolye beni koruyacaktı.
Annem sadece buna inan.Tanrı her zaman seninle olacak demişti.
Bende annemin bu verdiği kolyeyi 8 yaşımdan beridir saklıyordum.Bütün her şeyi bavuluma koyduktan sonra son kez odama baktım.Bu oda anılarla doluydu. Duvarda annem ve benim resimlerim asılıydı.Onlara baktığımda ise daha da hüzünlenmiştim.
Ama onları burda bırakmayacaktım.Duvardaki bütün fotoğrafları da hemen çantama koydum.Merdivenden bavulu sürüye sürüye aşağı indirdim.Babam ve o kadın aşağıda beni bekliyorlardı.
"Bari son kez şu vereceğim şeyi kabul et."
Elini bana uzatarak,
"Al bunları parasız yola çıkamazsın.En azından bu para sana bir hafta yeter."
İstemiyorum dediğimde ise babam öfkesini saklamakta zorlanıyordu.
"Sana al dediysem alacaksın Yui.Bari bu dediğimi tut.Senin iyiliğin için veriyorum.Sana son kez bir babalık görevimi yapayım.Buna izin ver."
Ben daha da ağlayarak"Tamam."diyebilmiştim.
Aslında bu parayı asla kabul etmezdim.Ama bir an annemin hayali aklıma gelmişti ve onu al demişti.Bana gülümsüyordu.
Babam elime paraları sıkıştırmıştı ve son kez bana sarıldı. Bense sadece tepkisizce yerimde duruyordum.Elimi bile boynuna atmamıştım.
"Kendine iyi bak güzel kızım."
Daha demin bana kızım değilsin demişti.Babam gerçekten tuhaftı.Ama o sözleri sinirlendiğinden dolayı söylediğini umuyordum.
"Hoşçakal baba."
Bir taksi evimin önünde bekliyordu.Bavulumu bagaja koyduktan sonra bende kapıyı açıp içeriye bindim. Babam ve o kadın bana bakıyordu.Bir şey dikkatimi çekmişti.Çünkü o kadın sinsice alttan alttan gülüyordu.
Babam bana el sallayarak "Hoşçakal,seni seviyorum."diyordu.
Bende sadece arkama bakmakla yetindim.Artık ben yalnızdım,yapayalnız...
🔹Evet arkadaşlar bu bölüm biraz uzun olmuş olabilir.İnşallah okurken sıkılmazsınız.Bu bölümde Yui ve babasının arasında geçen bir olayı anlattım.Bundan sonra Yui gizemli kişilerle tanışabilir.Bakalım bundan sonra neler olacak?
🔹Lütfen arkadaşlar oylamadan ve yorum yapmadan geçmeyin.Sizin görüşleriniz benim için önemli.
🔹Sevgilerimle ve saygılarımla tatlışlar.;)
🔹Kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREVER TOGETHER | Diabolik Lovers
RomanceHayatı,annesinin ölümüyle âdeta yerle yeksan olmuştu.Annesi onun için umut ışığıydı ve bu kazayla artık o ışık sonsuza dek görünmez oldu.Ağladı.Her sözde,her fotoğrafta onun anıları vardı.Onu unutmak diri diri ölmekti ve yaşarken bir ölüye dönmüştü...