Yarım saattir üstüm başım ıslak bir şekilde Ayato'nun banyodan çıkmasını bekliyordum.Hem benim hasta olmamamı istiyor hem de banyodan da bir türlü çıkmak bilmiyordu.Sonunda dayanamayıp sesimi yükselterek konuşmaya başladım.
"Ayato-kun çıksana şu banyodan.Yarım saattir seni bekliyorum,beklemekten ağaç oldum şurada."
"Tamam ya ne kızıyorsun çıktık."
Onu görmemle gözlerimi ellerimle kapatmam bir oldu.O gerçekten de hiç duyarlı değildi.Altında sadece havlu vardı ve benim önümde öylece duruyordu.
"Noldu düz göğüs?Bendenizin yakışıklılığı gözlerine fazla geldi galiba."
"Şu an ne dediğini umursamıyorum.Hadi beni oyalama ben banyoya gireceğim."
"Eğer çok yorulmuşsan sana yardım edebilirim.Neticede vücudunu gördüm."
Ayato beni her seferinde deli etmeyi başarıyordu.Bu sefer ki dediği ise daha utanç vericiydi.
"Sen ne diyorsun?Senin saçmalıklarına dayanamayacağım."
Bunu dedikten sonra yanından geçerken beni bileklerimden tutup duvara yasladı.Bense arabanın farını görmüş bir tavşan gibi gözlerimi kocaman açtım.Onun bu halini aslında ikinci defa görüyordum.Ama o zaman karanlıktı ve şimdi ise kaslarını daha yakından görebilmiştim.
Gerçekten de bayağı kasları vardı ve şuan bileklerimi sıktığı için ağzımdan küçük inlemeler benimle eşlik ediyordu.
Kulağıma doğru yaklaşarak,
"Sen kendini gerçekten çok aştın düz göğüs.Bu hakkı sana verdiğimi hatırlamıyorum."
"Ayato-kun bı-rakır mısın bileğimi?"
"Bırakmayı düşünmüyorum senin beni anlamayı istemediğin gibi."
"Tamam ö-zür dilerim."
"Özür dilemek yetmez."
Yüzünü boynuma doğru getirerek,
"Kaç zamandır kanından içmiyorum.Bu sefer içmeme izin vereceksin."
"Ayato-kun kendimi halsiz hissediyorum."
"Tch,düz göğüs.Senden izin almıyorum zaten.Çok susadım ve içmek istiyorum."
Çaresizce boyun eğdim.Sivri dişlerini hiç acımadan boynuma geçirmişti.Bu acıyla onu itmeye kalksam da hiçbir şey tesir etmiyordu.Her dişlerini geçirdiğinde ağzımdan istemsizce inlemeler ve yutkunmalar oluyordu.Daha fazla dayanamayıp onu üzerimden ittim.Bu sefer onu itmeyi başarmıştım.Hızlıca banyoya girerek banyonun kapısını kilitledim.Sonuçta onun ne yapacağı belli olmazdı.Önceki seferde ben banyoda uyuklarken içeri girmişti ve gözlerimi açtığımda ise şaşkınlıklarım beni ele geçirmişti.
Bu yüzden işimi sağlama almalıydım."Ah,düz göğüs şimdi kaç bakalım benden.Bir gün benden asla kaçamayacaksın haberin olsun."
"Ne yapabilirim.Şuan yorgunum ve sen kanımı içmekle uğraşıyorsun.Buna izin veremem."
"Biliyor musun şu an sen kapıyı kilitledin ama bu kapıyı kırmak benim için hiç zor değil.Ne de olsa bendeniz kadar hiçbir erkek güçlü değil."
Yine her zamanki gibi kendini övmeyle bitiremezken bense korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım.
"Sakın öyle bir şey yapma."
"Tamam,tamam.Hadi çıkta banyodan seni bir yere daha götüreceğim."
"Nereye gideceğiz ki?Hem ben gidemem başka bir yere."
"Senden izin almıyorum canım emir veriyorum."
Bu adam gerçekten de keçiden bile daha inatçıydı.Ne kadar istemediğimi de söylesem asla kabul edecek gibi değildi.O yüzden şansımı zorlamaya da gerek yoktu.
Nehrin suyu sonlara doğru soğumuştu ve bende biraz üşütmüş olacaktım ki hemen suyumu sıcak ayarladım.Suyun sıcaklığı ile kendimi gerçekten rahatlamış hissediyordum.
Ama yine aklıma Subaru'yla yağmurun altındaki ânımız gelmişti.O bana gerçekten de çok iyi davranıyordu.Belki de bir anne şefkatini onda hissettiğim için ona karşı bir şeyler besliyordum.Ama yine kalbim her zaman ki gibi puzzle'ın parçaları gibi etrafa dağılmıştı.Kime güvensem,kime kalbimi açsam hep üzülen taraf ben oluyordum. Gördüğüm manzara benim kalbimi fazlasıyla kırmıştı.Çünkü ondan böyle bir şeyi asla beklemiyordum.
Ama eve gittiğimizde onunla bu konuyu konuşmaya karar verdim.İllaki bunun bir açıklamasını bana yapacaktır diye umuyorum.
Kalbimi gerçekten de çok kırmıştı.Bana o kadar iyi davranmasından sonra bir kızla hem de herkesin ortasında öpüşmesi gururuma dokunmuştu.Çünkü bunları hakedecek bir şey yapmamıştım.
Ayato ise benim kırık kalbimi düzeltmeye çalışıyordu.O bunu bilseydi kesinlikle Subaru'yla kavga ederdi.Çünkü Subaru benimle yakındı ve beni üzdüğü için ondan intikamını almak çok da zor olmazdı.
Hayatım şu iki hafta içerisinde ne kadar da değişmişti.Bu eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum.Her şey o kadar çok çabuk gelişmişti ki hangi duyguları yaşayacağım bile bir karmaşa içerisine girmişti.
Bundan 1 sene önce bana altı vampir erkeğin birlikte yaşadığı evde hizmetçilik yapacaksın deseler kocaman bir kahkaha atardım.Hatta onu diyen kişiyi deli bile zannedebilirdim.Ama işte her şey gerçekti,vampirler gerçekti.
Peki film izlerken Ayato bir gün bu aşk ölümsüz ve sonsuz olacak derken neyi kastetmişti hâlâ aklımda bir soru işareti olarak kalmıştı.
Yoksa beni bir vampire mi dönüştürecekti?
Ama bu nasıl olabilirdi ki?
Sonuçta ben ölümlü birisiydim.Hayatımı sonsuza çevirmek büyük bir hâyâlden ibaretti.
Kafamda bir sürü sorular cevaplarını beklerken sonunda duşumu almıştım.Hemen havluyu üstüme geçirerek kilitli olan kapıyı açtım.
Dolapı açtığımda ise üstüme giyecek hiçbir kıyafet yoktu.Etrafa umutsuzca bakarken yatağın üstünde kırmızı güllü bir elbise görmemle hemen yatağa yaklaşarak kıyafeti incelemeye başladım.Üstünde ise bir tane not vardı.
"Giyecek bir kıyafetin yoktu bu yüzden sana bu elbiseyi aldım.Akşama bir yere gideceğimiz için bu kıyafetin üstünde güzel durabileceğini düşündüm.
Umarım beğenirsin."Sevgilerimle Ayato,
Ayato benim için elbise mi almıştı?Hem bu kadar zevkli olduğunu da yeni öğrenmiş oldum.Çünkü bu kıyafet gerçekten de güzel ve zarifti.
Onun beni böyle düşünmesi ayrıca hoşuma gitti.Bir erkeğin hele de Ayato gibi bir erkeğin size böylesine zarif bir elbise alması göz yaşartıcı cinsten.
Kalbime yavaş yavaş sahip olurken zihnimde ona ait oluyordu.
Bugün ben acaba hangi maceralara yelken açacaktım?
❇Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik.Umarım beğenirsiniz
❇Lütfen oylamadan ve yorum yapmadan geçmeyin.😉
❇Sizleri seviyorum düz göğüsler.😘💗💖
✳Bundan sonra bölümler 300 okunmadan sonra gelecektir.Bilginize.💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREVER TOGETHER | Diabolik Lovers
RomanceHayatı,annesinin ölümüyle âdeta yerle yeksan olmuştu.Annesi onun için umut ışığıydı ve bu kazayla artık o ışık sonsuza dek görünmez oldu.Ağladı.Her sözde,her fotoğrafta onun anıları vardı.Onu unutmak diri diri ölmekti ve yaşarken bir ölüye dönmüştü...