― ― ―
♪ Major Lazer | Cold Water
― ― ―
"Hazır mısın?" diye seslendi Asher, gömleğinin düğmelerini iliklerken. Dolabın başında dikilmekte olan Ashley ise, "Biraz beklemen gerekecek," diye yanıt verdi. Aradığı beyaz elbisesini bulduğunda, üzerindeki saten pijamayı bedeninden sıyırıp arkasında duran çift kişilik yatağın üzerine fırlatmış, ardından şortunu da çıkarmıştı.
Elbisesini üzerine geçirdikten sonra içeride kalan saçlarını da çıkarmış, yine beyaz renkte olan kısa topuklu ayakkabılarını giydikten sonra, "Hazırım," diyerek sevgilisinin yanına ilerlemişti.
Boynunda her zaman taktığı küçük Yıldızlar olan kolyesi ve babasının hediyesi olan yüzüğü, göze fazla batmıyordu. "Gidelim o zaman." diyen Asher, Ashley'in elini tutmuş ve vestiyerde duran oda kartlarını aldıktan sonra kapıyı açmıştı.
"Ne planladın acaba?" diye sordu Ashley, kaşlarını çatmış bir şekilde etrafı izleyerek yürüyen sevgilisine. Asher ise gülümsemiş ve seveceğini söyleyerek yürümeye devam etmişti. Nazik bir şekilde esen rüzgarın eşliğinde, bir süre yürümüşlerdi, konuşarak.
"Şimdi, gözlerini kapatmam gerek," deyip, ellerini Ashley'in gözlerine kapattı Asher, onu yürümesi için yönlendirmeye başlamıştı. "Durabilirsin, güzelim," dedikten sonra ellerini kızın boynuna indirmiş ve etrafı görmesini sağlamıştı, gördüğü kocaman lale bahçesi ile dudaklarının yukarı kıvrılmasına engel olamamıştı Ashley.
"Adrian," dedi ona dönüp. Asher ise gülümsüyordu. "Buraya gelmek istediğini biliyordum," dedi sözünü tamamlamasına izin vermeden. "Gerçekten güzel bir yer, huzur verici. Buna ihtiyacın olduğunu düşündüm," dedikten sonra gülümsedi. "Hadi, girelim."
Ashley, içeri girmeden önce, gülümseyerek, Asher'ın dudaklarına uzandı ve dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu, ardından bahçeye girip koşmaya başlarken gülüyordu. Onun bu mutlu ve huzurlu haliyle kendisini tüm gerçeklikteki en mutlu adam hisseden Asher ise, ellerini pantolonunun cebine koymuş, sevdiği kadını izlemeye başlamıştı.
Lalelerin üzerinde elini gezdirerek, etrafı izleyerek yavaşça yürümeye devam etti Ashley, Asher da birkaç adım gerisinden geliyordu. Uzunluğu bilinmeyen bir süre boyunca büyük bahçede gezinen Ashley, güneşin batmaya başlamasıyla topuklu ayakkabılarını çıkarttı. Ayakkabıları eline alıp yürümeye devam ederken, yorulduğunu hissettiği için, kendisini lalelerin üzerine bırakmış ve gülümsemişti.
Rüzgarın, batmakta olan güneşin kendisine sarıldığını ve hayat verdiklerini hissetti, gri gözleri kızıla boyanan gökyüzündeydi. Doğrulup, bacaklarını kendine çektiğinde, elbisesinin tülleri etrafa dağılıp, oldukça güzel bir görüntü oluşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSIDIAN: Stark's Daughter
Fanfic[ Wattys2020 Hayran Kurgu Kazananı ] ✯ "Gitmeme izin ver," diye fısıldadı güçlükle göz yaşları içerisindeki bedene, onu, elini bırakması için ikna etmeye çalışıyordu. "İyi olacağız, sorun yok." ✯ "Seni korumak için ne gerekirse gereksin, yapacağım...