♪ The Cranberries | Zombie
― ― ―
Peter, bıkıp usanmadan, tüm sorularını makineli tüfek edasıyla Ashley'e sormaya devam ederken, bir anda, gri saçlı kızın acı çekiyormuş gibi haykırmasıyla irkilerek, gözlerini kocaman açtı. "Pes ediyorum, tanrım! Nasıl bu kadar meraklı olabilirsin? Küçük insanlar, gerçekten, siz yani, ne deniyordu ona?"
"Ee, çocuk?" Peter'ın cevabıyla Ashley konuşmaya daha doğrusu isyan etmeye devam etti.
"Hah, o işte. Siz çocuklar hep böyle misiniz?"
"Hayatında hiç çocuk görmedin mi?"
Parmaklarıyla direksiyonda ritim tutarken, gözlerini yoldan ayırmamış ve dudaklarını büzerek kafasını yana doğru eğmişti. "Eh, çocuklarla iç içe geçen bir hayatım olmadı."
"Nasıl bir hayatın oldu peki?"
Peter'ın beklenmedik sorusu, gri saçlıyı şaşırtmıştı. Sürekli Yenilmezler, babası, geçmişte kalmış olaylar üzerinden sorduğu soruların, kendi çocukluğuyla pek de ilgisi olmadığı içindi belki. Birkaç saniye düşündükten sonra, konuşmaya başladı.
"Yirmi bir yaşındayım, on dokuz yaşıma kadar yedi üniversite bitirdim, yedi dalda doktoram var, sekiz yıldır ise Yenilmezler üyesiyim. Ekipmanlarına gelişim sağlıyorum, onlarla operasyonlara gidiyorum, dünyayı kurtarıyorum, alanlarımda çalışmalar yaparak bilime katkıda bulunuyorum. Görüldüğü gibi, hayatımda çocuklara pek yer olmadı."
"Tüm hayatın, bunlar mı peki? Yani, sevdiğin şeyler, sevmediğin şeyler, anılar, olması gerekmez miydi?"
"Bak," dedi Ashley, Peter'ın gözlerine bakarak. "Hiçbir zaman normal bir hayatım olmadı çünkü ben normal değilim. Dış görünüşüme bak, saçlarım ve gözlerim, tamamen gri. IQ seviyem iki yüz yetmiş altı, on dokuz yaşıma kadar yedi üniversite bitirdim, hem de dünyanın en iyilerini. On dört yaşında geçirdiğim bir kaza sonucu psişik güçlere sahibim, Tony Stark'ın kızıyım. Bunların arasında sana tuhaf gelen tek şey, hayatımda çocuk olmaması mı? Bu, aptalın teki olduğunu gösterir, Parker."
Kızın sözleri ile duraksayan ve başını sallayan oğlan, bir süre duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. "Sana ve babana kıyasla aptalın teki olduğum kesin," dedi gayet ciddi bir ifadeyle, Ashley ise buna gülümsemekle yetinmişti, "Bize kıyasla herkes aptal," demeyi ihmal etmemişti. "Yani, şunu demek istiyorum, hayatının tadını çıkaramamış olman, üzücü."
Duyduklarıyla kaşları çatılan genç kız, sert bir ifade ve keskin bakışlarla Peter'a baktı. "Herkes hayatında üzücü şeyler yaşar, bu onların diğer insanların acımasına ihtiyaçları olduğunu göstermez. Başımdan geçen her şeye rağmen hala ayaktayım, dimdik duruyorum ve bunun, taşımakta olduğum soy adımla, Yenilmezler'le, güçlerimle veya başka bir şeyle alakası yok. Ayaktayım, çünkü ayakta kalmak, yeni şeyler yapmak istiyorum. Ne kadar üzülsem de bununla başa çıkabilirim ve hayatımın tadını çıkaramadığım düşüncesini silip atabilirsin. Yaşıtlarım gibi sevgili kaygısına düşmemem, gereğinden fazla kolay üniversite hakkında endişelenmiyor olmam, arkadaşa ihtiyaç duymamam, hayatımın tadını çıkarmadığım anlamına gelmiyor. Eğlenmek için farklı yöntemlerim var. Ayrıca çok farklı olduğumu söylemene gerek yok, zaten farkındayım. Güzel konuşmaydı, tartışmaları severim. Şimdi, in arabadan, Yenilmezler Üssü'ne geldik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSIDIAN: Stark's Daughter
Fanfiction[ Wattys2020 Hayran Kurgu Kazananı ] ✯ "Gitmeme izin ver," diye fısıldadı güçlükle göz yaşları içerisindeki bedene, onu, elini bırakması için ikna etmeye çalışıyordu. "İyi olacağız, sorun yok." ✯ "Seni korumak için ne gerekirse gereksin, yapacağım...