Bölüm 54: Suda Yüzen Köpekbalıkları

529 49 8
                                    

♪ Alec Benjamin | The Knife In My Back

― ― ―

"Eğer, bir Tanrı'yı kanatırsan, insanlar inançlarını kaybeder," dedi Ivan Vanko, kendisine bakmakta olan Tony Stark'a. "Ve unutma," derken, yüzünde mimik oynatmadan sözlerini dinleyen Stark'ın kahverengi gözlerine odaklandı. "Suda kan olacak, Stark. Köpekbalıkları gelecek."

― ― ―

Elini; Diana, Peter, Wanda ve May'in doğum günü hediyesi olarak aldığı siyah elektro gitarın telleri üzerinde gezdiriyordu Ashley.

Denizi gören odasında, açık pencerelerin içeriyi göstermesini önleyen beyaz tül perdelerin uçuşmasını seyrederken, açılan kapı ile başını çevirdi. Yanına gelip, yatağın üzerine oturarak kemikli ellerini gri saçlara götüren Asher, Ashley'in kendisine bakmasıyla tebessüm etti.

Kucağındaki gitarı kenara bırakırken, başını Asher'ın omzuna yaslayarak derin bir nefes aldı. Asher, kızın yüzünü avuçları arasına alarak, gri gözlere baktı. "Konuş benimle," diye mırıldandı. "Kendini kapatma. Anlatmak iyi gelebilir."

"Ne hissettiğimi bilmiyorum," dedi Ashley. "Kafam çok dolu, bütün düşüncelerim sanki canlandı ve bağırarak bana eziyet ediyorlar."

Sevgilisinin bu hali, Asher için zordu. Onun yıkıldığını hiç görmemişti, Ashley Stark'ın yıkıldığını kimse görmemişti. Aslında, Ashley henüz yıkılmış değildi. Sadece, sessizdi. Fakat Tony de, Peter da, Asher da, Natasha da, Vision da, Rhodey de biliyordu ki, bu sessizlik, fırtına öncesi sessizliğiydi.

Ashley ve Asher, sessiz kalıp birbirlerine sarılmayı tercih etmişti. Bu sırada, içeri giren Tony, Asher'ı gördüğünde gözlerini devirmişti. "Bebeğim," diye seslendi kızına.

Kafasını kaldıran Ashley, "Efendim?" diyerek ona baktığında, "şu çocuğu öldüreceğim" bakışı atıyordu. "Gitmemiz gerekiyor," dedi ve yatağın ucuna otururken, Asher'a baktı. "Bize müsaade et."

Asher, başını sallayarak odadan çıkarken, kapıyı da ardından kapatmıştı. Tony, kızına yaklaşıp onu kollarına aldı ve saçlarına öpücükler kondurdu, "Çok yorulduğunu biliyorum," diye mırıldandı. "Ama şimdi ayağa kalkmana ve yanımda savaşmana ihtiyacım var."

Gri saçlarını savurdu ve duruşunu dikleştirerek derin bir nefes aldı. "Neredeler?"

"Almanya," dedi Tony. "Leipzig / Halle Havaalanı. Ross ile konuştum, havaalanını tahliye etmeye başlayacaklar. Yola çıkmamız gerekiyor."

"Bunu yapmayı gerçekten istemiyorum, baba," dedi Ashley, derin bir nefes alırken. Tony, kızının gözlerindeki tereddüt ifadesini görmüştü. "Biliyorum," diye fısıldadı. "Biliyorum, Astrea. Ben de istemiyorum, inan bana, ama bunu yapmamız gerekiyor, benim sana ihtiyacım var."

Gri gözlerini ovuşturdu. "Peter ile konuştun mu?"

"Evet," dedi Tony. "Konuştum. Hazırlanıyor." Aldığı cevapla başını salladı Ashley. "Bunu yapmaktan başka seçeneğimiz olmadığını biliyorum," dedi. "Kabul etmek istemesem de, onu hiç tanımamışız." Tony, elini Ashley'in elinin üzerine koydu ve baş parmağıyla kızının elini okşadı. "Bunları düşünme," diye mırıldandı. "Kendini daha fazla yıpratmaktan başka bir şeye yaramaz."

"Haklısın," diyerek ayağa kalktı Ashley. "Bu olaydan sonra uzun bir süre dinlenmek istiyorum."

"Planlar o yönde," diyerek içeri girdi Peter. Ablasının yanına oturdu ve gülümsedi. "Hazırım ben," dedi Tony'ye bakarak. "Siz hazır mısınız?"

OBSIDIAN: Stark's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin