Yorucu bir gün ve gece ardından, uzun bir uyku çekmek, Ashley Stark ve Asher Leroy'a iyi gelmişti.
Her sabah olduğu gibi, ilk uyanan Asher olmuştu. Balkon kapılarını ardına kadar açarak güneş ışığını odaya davet ettikten sonra, dolaptaki eşofmanlarından birini altına geçirmiş ve tuvalete ilerlemişti.
Tuvaletteki işlerini bitirdikten sonra, dünyadan bağımsız bir şekilde uyumaya devam eden Ashley'i uyandırmaya yeltense de, kıyamamış, onun yanına oturarak yüzünü izlemeye başlamıştı.
Çok geçmeden gözlerini aralayan Ashley, tepesinde duran Asher'a bakmak için gözlerini açmak adına büyük bir savaş vermiş ve çakır rengindeki irislere gri gözlerini dikmişti. "Ne yapıyorsun?"
Onun bu şapşal haline güldü Asher, ardından gri saçları yüzünden çekti. "Yıldızları sayıyorum." Kadının büyüleyici gülümsemesine bakarken istemsizce dudaklarının yukarı kıvrıldığını hissetmişti.
Ashley yatakta doğrulup, sırtını yatak başlığına yaslamıştı. Göbeği açılmış olan pijamasını düzeltip ayağa kalkmış, ardından bedenini esnetmişti. O sırada saçlarını karıştıran Asher'a gülümseyip, banyoya ilerledi. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra, banyodan çıkmıştı.
Kapının çaldığını duyunca, Asher'a baktı. "Kahvaltı geldi," diye yanıt vererek kapıya ilerleyen sevgilisinin ardından mutfağa yürümüş ve bir bardak su içmişti. Asher gelen kahvaltılıkları balkona taşırken, Ashley, tabletini kurcalamakla meşguldü. "Friday," dedi fazla yüksek olmayan bir sesle. "Yeni bir çalışma dosyası oluştur."
"Hemen, patron," diye yanıt vererek sistemden gerekli ayarlamaları yaptı dijital yardımcı. Açılan hologram ekrana yaramaz bir çocuk edasıyla gülümseyerek baktı Ashley. "Adı, Nyks: New Generation Artificial Intelligence, taslak bir."
"Nyks: NGAI model bir dosyası oluşturuldu, patron."
― ― ―
"Tatilleri mahvetmekte üzerinize kimseyi tanımıyorum gerçekten," diye homurdandı Ashley, telekineziyle etraftaki eşyaları valizlere yerleştirirken, hologram ekrandaki Nick Fury ise gülüyordu. "Sonsuza kadar orada kalmanıza evren müsaade etmedi, Stark," diye yanıt verdi somurtan kadına. "Beni suçlama."
Ashley, "Evren değil, babam o," diye homurdanırken, Asher duştan çıkmış, saçlarını kurutmakla meşguldü. Altındaki eşofmanın iplerini bağladıktan sonra üzerine bir tişört geçirmiş ve Ashley'in yanağına bir öpücük kondurmuştu.
"Gerisini hallederim, sen duşa gir bebeğim." diyerek onu yerinden kaldırmıştı. Başını sallayıp hafif bir tebessümle banyoya ilerleyen kadının arkasından bakmış ve gülmüştü, ardından ekrandaki amcasına baktı. "Her şey yolunda mı?" dedi yüzündeki ifadeyi temizleyerek.
"Dönmezseniz kıyamet kopabilir," diye yanıt verdi Nick, yüzündeki sırıtışla. "Stark, kızından ayrı kaldığı için delirme aşamasına gelmek üzere. Bir de, seninle konuşmam gereken önemli bir şey var," dedi, koyu kahverengiden daha koyu görünen gözlerini Asher'ın çakır gözlerine dikerken. "Derin gölge durumları."
Bu cümle, Asher'ın yüzünün ciddileşmesine sebep olmuştu, başını sallayarak onayladı. "Akşam orada olurum." dedikten sonra aramayı sonlandırıp, içinde kabaran öfkeyi maskelemek üzere derince nefes aldı.
Televizyonu açıp zamanın geçmesi umuduyla saçma haberlere göz gezdirmişti bir saat boyunca, Ashley banyodan çıkana kadar.
"Ben hazırım," diye seslendi Ashley, Asher'a. Asher başını sallamış, "Üzerimi değiştireyim, çıkalım." diye yanıt vermişti. Siyah bir pantolon ve lacivert tişörtünü giymiş, bileğinde taktığı saatini düzelttikten sonra tabletini kurcalayan Ashley'in yanına gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSIDIAN: Stark's Daughter
Fanfic[ Wattys2020 Hayran Kurgu Kazananı ] ✯ "Gitmeme izin ver," diye fısıldadı güçlükle göz yaşları içerisindeki bedene, onu, elini bırakması için ikna etmeye çalışıyordu. "İyi olacağız, sorun yok." ✯ "Seni korumak için ne gerekirse gereksin, yapacağım...