song; galileo galilei - aoi shiori
Yazar
"Nasıl söylersiniz ona bunu?!" inanamıyordu. Ona bunu söylediklerine inanamıyordu. Belki de inanmak istemiyordu. "Ya beni bıraksaydı," akan gözyaşlarına engel olamıyordu. Hepsi teker teker akıp gidiyordu. Arkalarına bile bakmadan, yüzünde dolandığı kişiyi umursamadan yok oluyorlardı. "Ben ne yapardım?" zihnine dolan kötü şeyler ise göz yaşlarının aksine hiç bir yere gitmiyorlardı. Ne olurdu yani hayat bir kez sözünü dinleseydi? "Ya bende nefret etseydi," elleri titriyordu. Aynı bir masaj aleti gibi. Ne yazıktır ki bu masaj aletinin bir kapama tuşu yok. "Kim onaracaktı benim yaralarımı?" belki de kırmalıydı. Yok etmeliydi o mesaj aletini. "Özür dileriz biz sade-" Neden kırmalıydı ki? Ne suçu vardı o masaj aletinin? "Dileme." dedi. Sizlere normal, tek bir kelime gibi görünebilir ama o tek bir kelimenin arkasına saklanan o adam, acılar içinde kıvranıyordu. "Tek isteğimiz yardım etm-" Peki ya masaj aletinin oluşmasını sağlayan o şeyi kırsa, düzelir mi geri her şey? Bu sefer hayat onun sözünü dinler miydi? "İsteme." Belki de tek suçlu o tek kelimelerdir. Neden olmasın değil mi? Korkak gibi o kelimelerin arkasına saklanmıyor olsaydı masaj aletinin oluşmasını sağlayan o şeyle yüzleşebilirdi. Güçlü bir şekilde karşısına dikilip onunla konuşabilirdi...Peki ya güçlü olamasaydı? O şeyin karşısında dimdik duramasaydı, ayakları onu taşıyamayacak kadar narin olsaydı; beyni öldürmek istercesine dolan bu düşüncelere dayanamayacak duruma gelseydi, kalbi ise atmayı bıraksaydı. O zaman ne olurdu peki?
Odayı sessizlik kaplamıştı. Kısık kısık çıkan hıçkırık sesleri ise birbirlerinin burada olduğunu anlamasını sağlayan tek şeydi. Ne birbirlerinin yüzlerine bakıyor ne de konuşuyorlardı. Sanki arkadaşları ile tıp oynuyorlar da kazanana çikolata verilecekmiş gibi davranıyorlardı. Tek bir fark vardı, o da kimsenin o çikolatayı istemiyor oluşuydu.
Masanın üstünde titreyen telefon iki gencinde dikkatini çekmişti. Tek bir kişinin haricinde, kalbi korkak gibi atan o genç haricinde diğerlerinin dikkatini çekmişti. Bir kez daha titredi. Herkes normal bir şey sanıyordu ama o, o biliyordu bu normal değildi. İnsanların kulağına normal bir titreme sesi gibi gelen o ses, aslında haykırıyordu "Kurtar beni!" diye. Kim durdurabilirdi ki o sesi.
"Mesaj geldi sanırım," sessizliği odanın küçüğü bozmuştu. "Sanırım bakmalısın" dedi ve tekrar sustu. Ne demişler "Söz gümüşse sükût altındır." Belki de böyle bir durumda susmak ne doğru karardı.
Yavaşça oturduğu yataktan kalktı ve adım adım, tek tek ilerledi masaya. Titreyen eli ile aldı masada onu bekleyen telefonu. Şifreyi girmesi ile ekran aka gözyaşlarının aksine hızla açılmıştı. Gelen bildirime baktı, Hyunjin'dendi. Sanki az önce yürürken can çekişen o değilmiş gibi hızla tıkladı bildirimin üstüne. Açılan ekrana baktı ve en son atılan mesajı okudu. Saniyeler sonra kendini yerde buldu çilli. Oluyordu; cesareti, beyni, bacakları ve kalbi, az önceki duruma düşmüştü. Ne mesaj atacak cesareti ne adam akıllı düşünecek bir beyni ne ayakta durmasını sağlayacak bacaklar ne de atacak bir kalbi kalmıştı.
Aniden yere düşmesi ile iki gençte ne yapacaklarını bilememişlerdi. Hemen Felix'in yanına koştular ve kolundan tutup onu yatağa oturttular ama Felix'in oturacak, belki de gözlerini bile açık tutacak hali kalmamıştı. Minho, Felix ile ilgilenirken Eun Hee gelen bildirime bakmıştı. Bakması ile bağırması bir olmuştu. "Siktir ne?!" Eun Hee'nin bağırması ile Minho olduğu yerde sıçramıştı. "Ne oldu?" bu sefer elleri titreyen Eun Hee'idi. Titreyen elleri ile tuttu telefonu abisine uzattı. Kardeşinin uzattığı telefonu aceleyle eline aldı ve diğer iki genç gibi o da son atılan mesajı okudu.
Hyunjin;
Üzgünüm ama bu ilişki imkansız mı ben artık anlayamıyorum
Sen hiç bir şey yapmadın sadece...her şey çok hızla ilerledi ve ben sanırım buna hazır değilim
Elbette bu demek olmuyor ki bu ilişki imkansız
Siktir gittikçe saçmalamaya başladım
ben sadece biraz ara vermek istiyorum
GörüşürüzHyunjin, Felix kişisini engelledi
Düşündü Felix, her şeyi düşündü. Ona söylenen yalanları, ona doğru atılan kahkahaları, yanında olan kardeşlerini ve daha bir çok şeyi bu narin beden düşünmeyi denedi. Öyle ki bir an kafasının bile patlayacağını inanmıştı.
"Yalan söyledi...herkes gibi." ardından zor açık tuttu gözleri yavaşça kapandı. Kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Belki de şu an, ona karşı en dürüst olacak kişi oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imkansız ―Hyunlix [Düzenleniyor]
Random[Tamamlandı][Angst] "Tanrı beni bir hastalıkla cezalandırırken nasıl huzurlu bir şekilde aşk hayatı yaşayabilirdim ki."