song; yaşlı amca - kal ki adeta
Yazar
273. odanın kapısının önünde öylece durdu. Kapıyı tıklatmak için cesarete ihtiyacı vardı. Peki bu cesaret Hyunjin'de var mıydı? Tartışılır. Nefesini düzene soktuktan ve kendisine geldikten sonra kapıyı tıklattı ve yavaşça içeri doru ilk olarak kafasını soktu, ancak görünürde kimse yoktu. Kapıyı tamamen açtı ve içeri girdi. Küçücük odanın en olanaksız yerlerini bile aradı ama yine de kimseyi bulamamıştı.
Üstündeki endişe gittikçe daha da artmaya başlamıştı. Son dakika bir şey mi olmuştu? Öyleyse herkes neredeydi? Endişesini ve korkusunu bir kenara itti ve sakince cebinden telefonunu çıkarıp Minho'yu aradı.
Aranıyor..
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lüt-
Telefondan gelen sistem sesi ile derin bir iç çekti ve telefonu kapadı. Bu sefer ise aklına gelen bir diğer kişiyi aramaya karar vermişti. Tekrardan telefonunun ekranını açtı ve Eun Hee'yi aradı.
Aranıyor..
Aradığınız kişiye şu anda-
Bir çok defa çektiği odadaki havayı bir kez daha ciğerinin en derinliklerine kadar çekti ve sertçe telefonu kapattı. Bu defa ise aklına Jisung geldi ancak Jisung telefonları normal zamanda bile çok nadir açardı. Bu nedenle Seungmin'in numarasını tuşladı ve ufak bir ümit ile açmasını bekledi ama gel gör ki o da açmamıştı.
Bir kenara bıraktığı endişesi ve korkusu tekrardan dibine kadar gelmişti. İşin kötü tarafı ise içindeki endişe ve korku gittikçe artıyordu. Bununla beraber aklında bin bir türlü senaryo kurmaya başladı. Bilinçsiz yada bilinçli bir şekil de, aklında bir sürü senaryo geçiyordu. Hepsi de şu an ona çok gerçekçi geliyordu.
Kurduğu korku dolu senaryoların arasında kaybolurken omzunda bir ağırlık, kulağında ise eşsiz bir ses duydu;
"Aşkım.."
Bu ses onunda, ona aitti. Yaşanan olayın heyecanı ve neşesi ile bir hışımla arkasını döndü. Gördüğü yüz, gördüğü beden ona aitti; sevgilisinindi. Şaşkınlık ile karşısındaki kolunda serum olan ve hala daha tam iyileşmemiş bedene bakmaya devam ediyordu. Ardındansa zihninde söylediği kelime yankılanmaya başlamıştı.
"Aşkım..
Aşkım..
Aşkım..
Aşkım.."
Onu hatırlıyordu. Aklındaki düşünce ile yüzündeki gülümseme çok daha büyümüştü. Art arda bir anda yaşadığı olaylar nedeniyle tuttuğu incileri bir bir gözlerinden dökülmeye başlamıştı. O özlediği, sıcacık olan ellerini yüzünde hissetti. Narince akan bütün incilerini siliyor ve oraları okşuyordu. Ne diyeceklerini, ne yapacaklarını yada ne düşüneceklerini bilmiyorlardı ancak zihinlerinde tek bir şey geçiyordu.
Özlemişlerdi. Kokularını, sıcaklıklarını, sarılmalarını, ellerini, dudaklarını; her bir detaylarını delicesine özlemişlerdi. Birbirlerine dokunmaya korkuyorlardı. Bir daha kırılacak, zedelenecek diye. Haklılardı. Onca şeyden sonra birbirlerine dokunmak onlar için adeta işkence gibiydi ancak yapmadan da duramıyorlardı.
Kısa ancak ikisi için de uzun olan sessizliğin ardından Hyunjin bir anda Felix'i kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı. Kollarının arasında kaybolan bedene bir gülümseme bahşetti ıslak yaşları ile.
"Seni çok özledim sevgilim."
"Bende seni çok özlerim sevgilim."
Felix ne kadar hala Hyunjin'e karşı bir kızgınlığı olsa da yapamamıştı, bitirmeye kıyamamıştı bu ilişkiyi. Emindi çünkü, vardır illaki bir mazereti. Onu dinlemeden öylece ilişkilerini bitiremezdi. Zaten bunu yapacak ne bir güce ne de cesarete sahipti kendisi.
Bir süreliğine sarılmanın ardından ayrıldı ikili. Ardından Hyunjin etrafına toplanan kişilere baktı. Hepsi buradaydı; Minho, Eun Hee, Jisung ve Seungmin. Hepsinin yüzünde paha biçilemez bir gülümseme vardı. Mutluydu hepsi. Ancak bu sefer sebepsizce değildi. Hepsinin mutlulukla gülümsemelerinin kendine özel gerekli nedenleri vardı.
"Özür dilerim."
"Neden?"
"Güçsüz olduğum için."
"Bende rica ederim." dedi Felix yüzündeki gülümsemeyi eksik etmeden. Hyunjin ise karşılık olarak anlamış gözlerini iletmişti ona. "Neden?" diye sordu merakla. Niçin rica ederim demiş olabilirdi ki? "Güçsüz olduğum için." ardından sevdiği adamın dudaklarına minik bir buse kondurdu. Yaptığı hareketin hemen ardından arkadan gelen "Öğk" sesleri ile ortamdaki herkes gülmeye başlamıştı.
Hiç bir şey için geç değildi. Yeni bir sayfa vardı ve o sayfanın tazeliğinin kokusu ile donatacaklardı yaşamlarını. Çiçekler, minik bir ev, parıl parıl parlayan bir güneş ve mutlu iki adam çizeceklerdi bu taze ve saf sayfalarına. Mutlu olacaklardı bu sefer. Hiç olmadıkları kadar mutlu ve huzurla yaşayacaklardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
imkansız ―Hyunlix [Düzenleniyor]
Random[Tamamlandı][Angst] "Tanrı beni bir hastalıkla cezalandırırken nasıl huzurlu bir şekilde aşk hayatı yaşayabilirdim ki."