sahnede, herkesin önünde kendimce Jongin'e soktuğum laftan sonra bir kaç bağırış eşliğinde sahneden inmiş yerime geçmiştim.onun hakkında 'geçici olanlar' olarak bahsettiğimde yüzünde oluşan o alaylı sırıtış aklımdan çıkmıyordu. dediğim şey onun umrunda bile olmamıştı.
Jackson elinde bir şişe ve yeni bir kaç bardakla yanımıza koşarken yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. içki şişesini masaya bırakıp kısaca sahnede çok iyi bir iş çıkardığımızı ve herkesin bunu konuştuğunu abartılı bir şekilde söyledi ve gitti.
saatler önce Chae'den aldığım telefonumu kenardaki ceketimin cebinden çıkardım ve hızlıca sosyal medyaya göz gezdirdim. karşıma defalarca kez Jisoo'nun basitçe Junmyeon'u disslediği andan video ve fotoğraflar düşerken ona baktım.
elindeki bardağı parmakları arasında çeviriyor yüzündeki alaylı gülümsemeyle karşısını izliyordu.
"tanrım, suratını gördünüz mü? sanırım bir iki güne yine barışacağınızı düşünüyordu ve sen böyle yapınca...şok oldu."
Chaeyoung heyecanla konuşup yerinde zıpladı ve ellerini birbirine çarptı. yaşanan şey hepimizden çok onu heyecanlandırmıştı.
"ve çin prensi ortama giriş yapar."
Yixing klasik cümleleriyle yanımıza gelip ortamıza yerleştiğinde neşeli duruyordu. haddinden fazla neşeli.
"pekala size harika haberlerim var."
heyecanlı bir şekilde ayaklarını çırpıp gülüşünü genişletti. hepimize tek tek bakıp onu dinlediğimizden emin oldu.
"biliyorsunuz, iki gün sonra Gaia'nın en büyük festivallerinden biri olan konserler başlayacak ve 3 gün sürecekler. az önce festivalin sponsorlarından biriyle konuştum ve final günü yani en önemli günde yaklaşık 15 dakikalık bir açıkları olduğunu öğrendim."
Lalisa duraksadı. "ve bu bizim için harika bir haber çünkü?". ona kısaca sadete gelmesini söylüyordu.
"az önce sizi izlemiş." dediğinde Jisoo heyecanla "şaka yapıyorsun!" diye araya dalmıştı.
"evet kızlar BlackPink olarak hayatınızın en büyük hamlesini oynamaya hazır mısınız?"
Chaeyoung elini öne doğru uzattı, hepimiz ellerimi üst üste dizdik ve heyecanlı bir şekilde birbirimize baktık. ellerimizi havaya savurmadan önce Yixing heyecanla bir cümle bağırdı.
"BlackPink devrimdir!"
ve sonrasında bir kaç dakika önce Jackson tarafından masaya bırakılan şişeyi açıp içmeye başladık. güldük, eski zamanlardan bahsettik, eğlendik, içtik. bir süre sonra bedenim tamamen içkinin etkisine girmişken başımı geriye yasladım. kızlar kalabalığın arasında eğleniyordu. ben ise, anılara dalmıştım. ne zaman içsem bu oluyordu ve onu aklımdan dışarı atamıyordum. Kim Jongin ile geçirdiğim tüm güzel vakitler birer birer zihnime düşüp beni duygulandırıyordu.
yavaşça iç çekerken omzumda bir el hissettim. baygın bakışlarımı düzeltmeye çalışarak oraya döndüm. tanıdık gelmeyen yüzle kaşlarım çatıldı ve omzumdaki elini sertçe ittim. gülerek koltuğun koluma oturduğunda üzerime eğildi.
"güzel bir şeyler yapmak ister misin? deneyim katar, bunun hakkında da erotik bir şarkı yazarsın belki?". hemen ardından ise yüzüme nefesini üfledi. sinirlen gözlerimi yumarken burnuma ulaşan kokuyla kusmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flower garden || jenkai
Fanfictionyürüdüğüm her yol sana çıkıyor jennie. sana ve senin çiçek bahçene