ten

1K 76 81
                                    


"yürüdüğüm her yol sana çıkıyor Jennie. sana ve senin çiçek bahçene."

yavaşça soluklandım. önümde çöküp yüz hizama gelmiş ona baktım. kurduğu cümleye ne bir tepki verdim ne de bir cevap. parmak uçları ileri uzanıp yanağımdaki bir kaç damlaya dokundu. daha sonra yanağımı avuçladı. gözlerimi kapatma isteğiyle kavruldum ama yapmadım.

bir süre öylece kaldık. ben ağladım, o izledi. tek bir kelime dahi etmedi. akan her gözyaşını yerine yenisi gelmeyecekmiş gibi tekrar tekrar sildi.

elim bileğine gitti ve parmaklarını yanağımdan uzaklaştırdım. yavaşça hareketlenip oturur pozisyona geldim ve ayaklarımı onun hemen yanından aşağıya sarkıttım. hafifçe öksürüp boğazımı temizledim.

"ne işin var burada?"

yere diktiği bakışlarını yüzüme çıkardı. dudağının kenarına bir yara bandı yapıştırmıştı.

"aklım sende kaldı."

"kalmasın. evine git artık."

oturuşunu düzeltip bacaklarını kendine çekerken dediklerimi takmadı bile. başını bacaklarıma yasladı ve kollarını kendine sardı. rahatsızlığımı belli etmek amacıyla hareket ederken bir eliyle dizimi destekledi.

"biraz böyle kalalım. sadece, çok az."

ona istediğini verdim. hareket etmeyi kestim. ardından dilimi sivrileştirdim.

"seni hayatımda istemiyorum."

bir süre cevap vermesini bekledim. ama vermedi.

"ne olacağını düşünüyorsun bilmiyorum ama bana geri dönemezsin. ne bir arkadaş olarak ne de sevgili. o yüzden artık lütfen beni rahatsız etmeyi ve etrafımda gezmeyi kes. seni çoktan unuttum."

derin bir nefes aldı.

"o zaman üzerinde neden benim tişörtüm var Jennie? ya da neden sana söylediğim son şarkı çalarken ağlamaya başladın? parmakların neden hemen ensemin yanında durmuş saçlarıma dokunmak için savaş veriyor? neden şu an başımı bacaklarına yaslamış oturuyorum ve senden tüm bunları duyuyorum? tüm bunlara neden izin veriyorsun?"

söylediği şeylerle elimi refleks olarak olduğu yerden uzaklaştırdım. kollarımı birbirine sardım ve vereceğim cevabı güzelce düşündüm.

"sorun da bu. izin istemiyorsun. hiçbir zaman istemedin. ne hayatıma dahil olurken benim fikrimi önemsedin ne de hayatımı mahvedip beni terk ederken. öylece giderken ne bekliyorsun Jongin? geri döndüğünde hala sana körkütük aşık olacağımı mı? hiçbir şey yaşanmamış gibi seni kabul edeceğimi mi?"

ayaklarımı hızlıca başının altından çektim. "sen sadece ölen bir çiçeksin ve ben çiçekçiyim."

bozuntuya vermedi ve yerde biraz kayarak koltuğa yaslandı.

"biliyor musun? aslında beni kabul etmeyerek işleri kolaylaştırdın."

flower garden || jenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin