"hala anlamadınız mı? erkek arkadaşımı elinizden kurtarmaya geldim."üzerime doğrultulan silah sayısı artarken karşımdaki adamın yüzünün değişmesini zevkle izledim. kaşları çatıldı, dudakları aralandı, biraz ciddi olup olmadığımı düşündü. bir kaç dakika öylece karşılıklı dikildik.
acaba jongin'e yapacağı eziyetleri falan mı düşünüyordu?
dudaklarımı aralayıp ufak ve sahte bir kahkaha atarken elimdeki silahı yana fırlattım. "dalga geçiyordum. o erkek arkadaşım falan değil." başımı yana yatırıp saçlarımı parmaklarımın arasına doladım. "yani, henüz değil."
yüzü ciddileşirken elini havaya kaldırıp "silahlarınızı indirin." dedi. adamlar silahları çıkardıkları yere sokarken öne doğru adımladım.
"Gaia'da herkes son yaşananlardan sonra nasıl toparlandığınızı konuşuyordu. abarttıklarını düşünüyordum ama haklılarmış. yaşadığınız ev annem ve babamın yaşadığı evi ikiye katlar."
yolu açmadıklarında ve böylece ben tam önünde durmak zorunda kaldığımda soluklandım.
"ne istiyorsun Jennie?" diye sorusunu yeniledi.
"konuşmamız lazım." diye cevapladım. tek kaşını kaldırarak yüzüme bakmaya devam ettiğinde kollarımı iki yana düşürüp "haechan hakkında." dedim.
bir kaç dakika sonra içerideydim.
her tarafı altın sarısı detaylarla süslenen eve baktım. resmen 'biz gösteriş seviyoruz' diye bağırıyordu.
"jennie?"
yüzümde gülümsemeyle sağıma döndüğümde Jongin'in annesi beni karşıladı. büyük adımlarla yanına gittiğimde bana sıkıca sarıldı. ortamda bir öksürük sesi duyulurken birbirimizden ayrıldık.
Bay Kim "onun kimin kızı olduğunu unutma." diye eşini uyardı.
gözlerim odanın diğer tarafındaki kapının girişinde duran bedene takıldığında ona baş selamı verdim. karşılık olarak gülümseyip "demek Jennie sensin." diye konuştu. ardından işaret parmağıyla yukarıyı işaret edip "gündüz haliyle içip tüm gün adını sayıkladı. az daha kafasını falan koparacaktım. "
bahsettiği kişinin Jongin olduğunu anlayınca dudaklarım aralandı. gözlerim istemsizce merdivene kaydı.
ileriden "bu arada ben Joy." deyip çıktığı kapıdan geri girdi.
bu Jongin'in kuzeniydi. onun adını daha önce de duymuştum. bizim yaşlarımızda olmalıydı. amerikada doğmuş ve burada büyümüştü. ailesi vefat edince teyzesinin yanına yerleşmiş, üstüne kalan mirası teyzesinin kocasına devrederek bir bakıma Kim ailesinin hayatını kurtarmıştı.
ona sebepsiz bir hayranlık duyarken dudaklarım iki yana kıvrıldı. hiçbir şey yapmadan çok fazla şeyde onlara yardımcı olmuştu.
"Haechan'ın oğlunuz olduğunu biliyorum."
konuşurken Bay Kim'in oturduğu koltuklara doğru yürüdüm. duyduğu cümleyle birden ayaklanırken ben hemen karşımdaki üçlü koltuğa yayıldım. oturmamla bedenime bir ağırlık çöktü.
"beni tehdit etmeye geldiysen hemen gitsen iyi edersin."
dediği şeylerle derin bir soluk aldım. boynumu koltuğa yasladım ve bir süre gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flower garden || jenkai
Fanfictionyürüdüğüm her yol sana çıkıyor jennie. sana ve senin çiçek bahçene