thirteen

915 77 96
                                    



o gecenin üzerinden ortalama iki hafta geçmişti. Jongin'i orada bırakmış, Haechan'ı zorla bulmuş ve eve gitmiştim. Lisa ve Sehun barışmış, Junmyeon ve Jisoo en azından arkadaş kalabilecekleri konusunda anlaşmışlardı. ertesi gün konsere çıkmış, güzel bir şekilde o günü de bitirmiştim.

ondan sonraki günlerim ise genelde Taehyung'la birlikteydi. bana güvenmesini sağlıyor, planımı ince detaylarıyla işliyordum. bugün onun tarafından aldığım çıkma teklifini kabul etmiş, yanında biraz oyalanıp kendimi Cadı Kazanı'na atmıştım.

şimdiye kızlarla oturmuş bir şeyler içiyor ve onun isteğini kabul etme sebebimi onlara anlatmaya çalışıyordum.

"bu işin sonunda kendine zarar vereceksin."

Jisoo, mantıklı tarafını konuşturduğunda omuz silktim. şimdi de zarar görüyordum.

"merhaba kızlar!"

Krystal neşeli sesiyle selam verip yanımıza oturduğunda hepimiz ona gülümsedik. Jisoo ve Chae bu geçen iki haftada onunla oldukça yakınlaşmışlardı. gözleri bir süre üzerimde oyalandığında kafamı yavaşça sağa sola salladım.

"Taehyung'la, sevgili olmuşsunuz?"

eninde sonunda yayılacağını biliyordum ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. ona gülümseyip başımı olumluca salladım.

"ondan hoşlandım. kabul etmemek için bi sebebim de yoktu."

ona açıklama yaparken Lisa'nın yanına oturup aramıza katılan Sehun alayla güldü.

"eminim hoşlandığındandır."

ardından Lisa'nın dudaklarına ufak bi öpücük bıraktı.

ona cevap vermedim. neyden dolayı olduğunu bu masada en iyi o biliyordu. Krystal'e tekrar döndüm ve "sen nerden duydun?" diye mırıldandım.

"Jongin söyledi. bilmiyorum Jennie, sana seni hala sevdiğini söyledim. ona bir şans vermeliydin."

bedenim gerilirken aklıma iki hafta önceki gece düştü. soluklandım ve parmaklarımı çıtlattım.

"ben o şansı ona verdin zaten. o ise sadece özür dileyip durdu. bana istediğim şeyleri vermezse ben de ona istediği şeyleri veremem. üzgünüm. lütfen bir daha bu konuyu açma."

ardından bir süre sessizleştik. Lisa ve Sehun kendi aralarında bir şeyler konuşup kıkırdıyordu. Jisoo, Junmyeon'un yanına gitmiş onunla sebebini bilmediğim bir şeyden dolayı dalga geçiyordu. Chae ise, o her zamanki gibiydi. oradan oraya koşturuyor, insanlarla konuşuyor ve içkisini yudumluyordu.

bense oturmuş aklımdaki tilkileri susturmaya çalışıyordum.

görüş alanıma bize doğru adımlayan Jongin girdiğinde başımı yana çevirip Krystal'e baktım. o da bana bakıyordu.

Jongin diğerlerine ufak bir baş selamı verip beni görmezden geldiğinde başımı önüme eğdim. saçlarımla yüzümü kapatırken kollarımı birbirine sardım. hayır, bu beni üzmemeliydi. bir sevgilim vardı ve bunu öğrendiğinde böyle davranacağını çok iyi biliyordum. bu durum kalbimi kırmamalıydı.

varlığını hala hissederken Krystal'in yanına oturduğunu fark ettim. başımı kaldırıp saçlarımı iki yana attığımda bakışları üzerime döndü. bunu karıncalanan tenimden anlamıştım. hafifçe öksürüp başımı ondan yana çevirdim. bomboş ve baygın gözlerle bir müddet gözlerini izledim.

flower garden || jenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin