45. Bölüm

17 1 0
                                    

İki ay sonra (İlayda ve Chen' in düğün günü)

CHEN' DEN

Bugün İlayda' m ile tanışalı beş ay oldu. Ama sanki onu senelerdir tanıyordum ve bugün onunla, senelerdir beklediğim sevdamla, evleniyordum.

Belki evlenmek için acele ediyoruz. Belki bu kadar çabuk evlenmek doğru değil. Belki evlendiğimizde her şey değişecek. Ama ne olursa olsun ben onu yine sevecektim, yine sevmeye devam edecektim. Ona iyi bir eş, çocuğumuza da iyi bir baba olacaktım.

İlayda ileride benden nefret ettiğini söylese de gözlerinde gördüğüm sevgiyi, beni sevdiğini bildiğim kalbini hissettikten sonra daima ama daima onun yanında olacaktım.

Aramızda ne yaşanırsa yaşansın, aramıza kim, ne girerse girsin ona ömrümü adayacaktım. Ona ömrümü verecektim.

Omzumda hissettiğim el ile elin sahibine döndüm. Tae (V) idi.

- Evet, damat bey hazır mısınız?

Ayağa kalkıp ceketimdeki, İlayda' nın buketine uygun çiçeği düzelttim.

- Şimdi hazırım. Gidelim.

- Gidelim.

Tae ile birlikte odadan çıktık ve tören alanına doğru ilerledik. Kısa süre içinde vardık. Ben yerime geçip gelinimi beklemeye başladım. Düğün marşı çalarken heyecanım da doruktaydı.

Kapının açılış sesini duyar duymaz gözlerimi oraya çevirdim ve o an, dayısının kolundaki perim ile göz göze geldim.

İLAYDA' DAN

Dayımın kolunda, ona doğru giderken kalbimde onunla ilk defa tanıştığım zamandaki heyecan vardı. Sanki onunla yeniden karşılaşmış gibiydim. Oysa karnımda bize ait üç aylık bir bebek vardı. Dayım Burak (Serra' nın babası):

- İyi misin? Elin buz kesmiş.

- Çok heyecanlıyım dayı.

Dayım gülümsedi.

- Sakin ol, kendi düğününde düşüp bayılmak istemezsin değil mi?

İsyanla ve hafif yüksek bir sesle:

- Dayı ya!

Dayım gülmeye devam ediyordu.

- Tamam, bundan sonra hiç bayılmazsın.

Chen' e doğru baktı ve birden durdu. Herkesten endişeli bir isyan koptu. Chen' e tekrar baktıktan sonra beni kendisine doğru çevirdi.

- Şu an burada seni sevdiğin adama götüren kişinin baban olmasını herkesten çok isterdim.

- Dayı...

- Baban, ne kadar eniştem olsa da onu abim gibi severdim. Benim yerimde eğer o olsaydı. Seninle güzel bir baba kız konuşması yapardı. Evet benimde bir kızım var bende bir babayım ama şu an da sana nasıl nasihat verebileceğini bilemiyorum.

Chen' e baktı, bende Chen' e baktım. Dayım konuşmaya devam etti.

- Onun gözlerindeki parıltıları görebiliyor musun? O parıltılar endişe dolu olsada o parıltıların ardındaki sevgiyi hissedebiliyor musun?

Chen' in gözlerinin içine baktım ve dayımın dediği o endişe dolu gözlerinin ardındaki sevgiyi hissettim.

- Evet.

- İşte o sevgiyi asla kaybetme, o sevgiyi asla unutma. O seni seviyor, gerçekten seviyor. Bunu birkaç gün önceki konuşmamızda da ondan önce senin tanıştığın zamanda da gördüm. Çünkü aynı bakışlar ile 24 yıldır bende kendi karıma bakıyorum. Melike ile bu yıllar içinde kaç kere tartıştık, kaç kere kavga ettik sayısını bile hatırlamıyorum. Ama her şeye rağmen birbirimize asla nefret dolu gözlerle bakmadık. İşte bende bunu senden istiyorum İlayda. Ne yaşarsanız yaşayın asla birbirinize nefret dolu gözler ile bakmayın. Bana bunun için söz verebilir misin?

BULUT PARÇASI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin