25⌛️

11.6K 1.3K 87
                                    

Akhe ile bana iki oda verilmişti en güzelinden. Yan yana olan odalarımızda istirahata çekilmişken, gözüme uyku girmiyordu. Aklımdan çıkmayan bir sahnenin sürekli tekrar eden görüntü zincirini yaşıyordum. Kapattığım gözlerimin önüne de, açıkken herhangi bir yere de o geliyordu.

Sevinçten dört köşe olan o hali, gözlerindeki parlaklık ve beni saran kolları.

Üzerime örtülen örtüyü utançla yüzüme çektiğimde sadece gözlerim kalmıştı geriye. Fal taşı gibi açıklardı ve pek de uykuya yöneleceğe benzemiyorlardı.

Yattığım yerde doğruluğumda altından kaplı duvarlara göz attım. Herbir santiminde bir figür çiziliydi. Tam orataya yerleştirilen pencere avludaki havuza bakıyor, mermer zeminler türlü işlemelerle süslenmişti.

Antik Mısır'ın şaşası ve gösterişi sevişi güzel olmasına güzeldi ancak bunca kan döktükten sonra insan huzurla yaşayabilir miydi ki?

Ne kadar düşmemeye çalışsam da, işin aslında ve sonuç olarak Firavun'un kendi kardeşini öldürdüğü doğrusu değişmiyordu. Ve bu gerçek beni öyle çok rahatsız ediyordu ki.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktığımda çıplak ayaklarım zeminin soğukluğunu hissetti. Geniş elbisemin omuzlarından sarkan siyah saçlarım attığım herbir adımla yer değiştirirken pencereye kadar geldim.

Dışarısı güllük gülistanlıktı.

Gündüz gibi aydınlanan bahçede tıpkı botanik bahçesi gibi her tür ağaç, geniş ve süslü bir havuz, çevresinde sönmeyen minik ateşler ve tuhaf heykeller. Gökyüzü intizamını tüm gücüyle suya yansıtırken birini gördüm. Orada oturuyordu.

Kıvırcık saçlı ve uzun boylu. Kim olabilir?

Saniye durmadan odamın çıkış kapısına doğru koştuğumda sessizce dışarı çıktım. Hazır Akhe dışarıdayken, ben de onun yanında biraz vakit geçirsem fena olmazdı. Hem aklıma gelen o güzel sahnenin bir rüya olmadığını kanıtlamaya ihtiyacım vardı.

Sarayın boş koridorlarında koşarken sanki evimdeymişim gibiydi. Evet bu kendi zamanından kaçırılacasına başka bir zamana gönderilen biri için oldukça absürt ama ne zaman normal olabildim ki?

Ne zaman normal bir ailem oldu?
Ne zaman normal bir sevgiyle sarmalandım?
Ne zaman normal insanlar gibi yaşayabildim.

Ömrümün geçtiği müzeden sonra bu antik sarayın evim gibi hissettirmesi düşününce oldukça normal geliyor.

Sarayın bahçeye açılan geniş kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım ve büyük bir hevesle o ihtişamlı bahçeye ilk adımımı attım.

⌛️

Bahçenin güzelliği, gecenin güzelliği ve gökyüzünün güzelliği de birleşince tamamen nahoş bir durumda olmam gerekirdi ama ona doğru yaklaşıyor olmak tamamen dikkatimi toplamam neden oluyordu.

Oradaydı. Uzun beyaz bir gömlek giymiş, siyah pantolonu ile tamamlamıştı kıyafetini. Günümüz kıyafetlerinden bir hayli farklı olsalar da ona yakışmıştı. Eğilip balıklara yemek atıyor oluşunu seyrettim bir süre. Arkadan da olsa onu izlemek öyle güzel geliyordu ki.

Sonra dayanamadım ve daha çok yaklaştım. Tam arkasına gelmeme birkaç adım kalmışken "Bu kadar mutlu olduğunu bilmiyordum," dedim, durdu. Elindeki yemi atamadan öylece bekledi. O da beni beklemiyordu muhtemelen.

Başımı gökyüzüne çevirerek gülümsedim.

"Unutturma bir gün senin de resmini yapacağım. Hem ne olur ne olmaz ben de hatıran kalsın. Sonuçta bir marul kafa olsan ve gıcık olsan da arkadaşız. Yani şimdiye kadar bir kötülüğünü görmediğim için seni arkadaşım olarak görüyorum."

Bir şey demeden dinlemeye devam etti.

"Aslında kendimi bazen çok yalnız hissediyorum biliyor musun Akhe?"

Derin bir nefes alıp parmaklarımla oynadım.

"Yani, eskiden de önem verilmeyen biriydim, şimdi de. Ama her şeye rağmen yani bir bakıma sen, yaşamış olduğun tüm bu şeyler yani, bana umut kapısı oldu. Hep aklıma seni getiriyorum. Akhe neler yaşamış, ya sen de onun gibi olsaydın diyorum. Bana ilham oluyorsun biliyor musun?

Bir gecede bu kadar çok iltifatı kaldırabileceğini sanmıyordum ama hazır içimden gelince de durdurmak istemedim. Hem onun da bunları duymaya ihtiyacı vardı belki.

"Bugün bir de şeyi fark ettim," dedim söyleyip söylememekte çekince yaşarken.

"Bunca zaman seni hiç öyle görmemiştim ama bugün, yani o tahta oturduğun an, bir şeyi anladım. Sen Firavun olmak için doğmuşsun. Bunu öyle çok hak ediyor ve o makama o kadar çok yakışıyorsun ki."

Gülümseyerek son cümlemi tamamladığımda muhtemelen sözlerimle şoka giren Akhe'nin omzuna hafifçe bir iki defa vurarak "Her şeyin en iyisini hakediyorsun Akhe," dedim.

Elindeki yemin tamamını göle attıktan sonra bana döndüğünde elim öylece havada kalakaldı.

Korku ile iki adım geri attığımda ayağa kalktı ve yüzüne acınası bir tebessüm yerleştirdiğinde "Biliyor musun?" diye sordu.

Şaşkınlıkla Firavun'a bakarken aynı tuhaf gülüşü bir kere daha yaydı dudaklarına.

"Bir gün Akhe'nin gelip tahtı alacağını ben de hissediyordum ve bunu arzuladığımı da inkar edemem. Kan dökerek alınan bir makamda vicdanım bir gün bile rahat etmedi."

"Ama," dedi gözlerini kuşkuyla kısarak.

"Sırf o makama benim daha çok yakıştığımı söylemen için savaşacağım bundan böyle. Bunca övgü gururuma dokundu açıkçası. Belki bu tamamen haksız bir kavga olacak ama kazanmak için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsin."

MUMYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin