"Bu kadar alçalmış olamazsın."
Sesim çıkmıyordu. Boğazım yanıyordu. Ölecekmiş gibi hissediyordum.
"Ne sandın?" diye sordu.
"Sen ülkenin Firavun'unun aptal yerine koy, sonra da..."Firavun?
Ayaklarım beni odadan çıkarıp deli gibi sağa sola çarparak Saray'dan çıkardığında avlunun dışına doğru bir yerde insanların toplandığını gördüm.
Gücüm yetmese de şuracıkta ölsem...
Görmeyi beklediğim o sahneyi göremeden şurada yığılsam...
Gerçekten buna dayanamam. Dayanamam!İnsanların arasından zorlukla geçtiğimde dört tane direk gördüm. Bilmem ne kadar net görebiliyordum ama hepsinde bağlı birer insan, üzerleri yapışkan balla kaplanmış, üzerine binlerce sinek yapılmış, yenilmiş ve ısırılmış üstelik şişmiş bedenler.
Ağlamaktan heder olan bedenim yere düştüğünde durmadım. Morarmış yüzlerine bakıp tek tek tanıdım onları. Ne olursa olsun onları tanıyordum.
"Kite, A-Arya!"
Yerden destek alıp onlardan birine yaklaştığımda ayaklarındaki ipi çözmeye çalıştım.
"Ha-Hadi uyandım ben. Yemek yemeyecek miyiz Okofis?"
Hıçkırıklarım konuşmama etki etse de devam ediyordum. Halktan biri gelip beni durdurmaya çalıştı.
"Ne yapıyorsunuz hanımefendi bu Firavun'un emri, onlara dokunamazsınız."
"Bırak beni!"
Bağırış ile geri çekildi ama durmadı.
"Bir de gelip onları seviyormuş gibi davranmıyorlar mı? Ölürlerken neredeydin? Çığlıkları duyulmasın diye boğazlarına kadar bez bile tıktılar."
Titreyerek Arya'nın cansız ayağındaki ipi çözdüğümde morarmış et parçasının ne kadar ağır olduğunu gördüm. Nefes alamadım. Boğuluyordum.
Yere yığılıp içim çıkana kadar ağlamak ve en aslında ölmek istiyordum.
"Yo! Şaka bu. Kamufle bu. Gerçek değil. Hadi, bitti artık. Gelin bak üzülüyorum ben. Manofis sen benim üzülmeme hiç dayanamazsın hadi!"
Ses gelmiyordu.
"Hadi!"
"Hadi!"
Bağırışım yükseldikçe insanlar dağılıyor delirdiğimi düşünüyorlardı.
"Hadi dedim hadi!"
"Hadi!"
"Hadi!"
Yüzlerce, binlerce kez bağırdıktan sonra artık hiç halim kalmamışçasına sesim kesildiğine bile fısıltı ile hadi demeye devam ediyordum.
"Hadi."
Korkaca avluda kimse kalmayana kadar vakit geçtiğinde hala daha inliyordum.
"Hadi!"
Tam o anda biri geldi. Tam karşıma durdu. Halsiz bakışlarım net seçemese de görmüştüm işte. Oydu.
Uzayan sakallarına ve biraz daha olgunlaşan bedenine nispeten oydu.
Gözleri hafif yaşla doluydu ve esasen merceklerinde kendimi görüyordum. Tıpkı diğer dört insanın bana özenle hissettirdiği değer gibi.
Sıcak bir şefkatin hissiyatını bana yollayan varlığı ile öylece karşımda dururken ağlamak durdurabileceğim bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUMYA
FantasyMüzede başlayan lanet, Antik Mısır'da devam ediyor. Entrikalarla çevrili bir sarayda Firavun kim olacak? Günümüzden Antik devre uzanan dram ve romantizm dolu bir hikaye... ⌛️ Başlangıç: 20. 10. 2019 Bitiş: 20. 08. 2020