Güneşin taze ışıkları gözümü alırken Akhe'nin hazırlanmakta olduğunu gördüm. Yüzüne peçesini de takınca tamamen bitirmişti hazırlığını. Yerimden yavaşça doğrulup ayağa kalktım. Kendi kıyafetimden dağılan yerleri düzenleyip perdeyi yavaşça açtım.
Açılan perde ile dikkatini bana verdi. Siyah kıvırcık saçlarını eli tararken bana bakıyordu.
"Erken kalktım çünkü kabul törenine katılmamız gerekiyor."
Başımla onu tasdiklerken kabul töreninin Antik Mısır'da uygulanan bir çeşit Firavun'un eskilere adak adaması olduğunu düşünüyordum. Kitaplarda yazdığı kadarıyla bu şekildeydi ama eğer farklı bir şey çıkarsa da Akhe'ye uyacaktım artık.
"Kendine geldiysen bir şeyler yiyelim. Ondan sonra çıkarız."
Yüzümü yıkamak için su doku küpe yürüdüm. Birkaç avuç suyla yüzümü yıkarken Akhe'nin dün geceki sinirinin geçmesi beni mutlu etmişti. Aklımda kalan dün gece gittiği yer ve görüştüğü kız ise ertelenmiş soru olarak kalacaktı.
Yüzümü bir kumaş parçası ile kuruladıktan sonra dün aldığımız sebze ve ekmekten bir bölümünü ince bir tepsi üzerine koyarak getirdim. Gelen tepsi ile yere bağdaş kuran Akhe ekmeği ikiye böldü ve birini bana uzatarak kendi de diğerinden bir parça aldı. İkimiz hiç konuşmadan yemeğimizi yerken aynı anda "Dün için," dedik.
İkimiz de elimizdeki ekmekle birbirimize bir süre baktıktan sonra eli ile işaret edip benim konuşmam için sıra verdi.
"Dün için özür dilerim."
Bunu gerçekten de içimden gelerek söylüyordum çünkü Akhe çok endişelenmişti. Bu hale getirdiğim için kendimi suçlu hissediyordum bu yüzden.
Başı ile sağa sola işaret yapıp "Özre gerek yok. Sen haklıydın. Asıl ben özür dilerim. Sana çok çıkıştım. Seni yalnız bırakmamalıydım," dedi.
Ben de onun özürünün gerekli olmadığını düşünsem de ince davranışı yüzünden teşekkür de etmek istiyordum. Ve soracağım soruları cevaplamasını. Ve mümkünse hayatı hakkında daha fazla bilgi vermesini. Ve ve...
"Sadece saray ahalisi ile birlikte bulunacağız. Onlar adak adayacaklar biz de izleyeceğiz. Herhangi bir diyaloğa gerek yok. Bu yüzden kendini kasma olur mu?"
Akhe'yi dikkatle dinlerken ne yapmam ve ne yapmamam gerektiğini iyice anlamaya çalışıyordum. Onu bir kere daha mahçup ya da tedirgin etmek istemiyordum. Kabul etsin ya da etmesin onun sorumluluğunda gibiydim ve o kesinlikle sorumluluk sahibi biriydi. Yemeğimizi tamamen bitince sonra kez kıyafetlerimizi düzeltip peçelerimizi takarak evden çıktık.
⌛️
Güneş henüz yeni doğmasına rağmen dışarısı o kadar sıcaktı ki, şimdiden terlemiştim. Kendimi ılık bir duşa atmamak için zor tuuyordum ama tutmasam ne değişecekti? Sanki burada istediğimde duşa girebileceğim bir yer mi vardı?
Akhe önde ben arkada yürümeye devam ederken şehrin meydanına gelmiştim bile. Burası geniş, çok geniş, ultra geniş bir yerdi. Firavun ve ahalisinin oturacakları özel yüksek ve gölgelikler yerler vardı. Onun dışımda sair halk nereye bulursa oraya oturuyordu. Biz de kendimize bir yer bulduğumuzda bağdaş kurarak oturduk.
Kendi zamanımda olsa insanlara böyle eziyet ettikleri için Cumhurbaşkanı ya da kim varsa başta yapmadığımı bırakmazdım ama şimdi bunu Firavun'a yapmak biraz sıkıyordu. Aklımdan geçiriyordum sadece. Gidip başımdaki gölgeliği alıp kendim için kullanmayı.
"Çok uzun sürmeyecek. Yoksa gündüz vakti toplamazlardı. Küçük şeyler adanacak sanırım."
Akhe Türkçe konuşmuştu. Muhtemelen diğerleri ne konuştuğumuzu anlasın istemiyordu. Ben de onun stratejisi ile Türkçe konuşmaya devam ettim.
"Küçük şeyler?" diye sordum merakla. Aslında biliyordum ama bir de ondan duymak istemiştim. Sonuçta duyduklarımız ile gerçekler aynı olmayabiliyordu ve şu an aynı olmasını ne çok istediğim şey buydu.
Akhe hangi amaçla sorduğumu anlamış olacak ki esefle bir nefes aldı ve "Kedi, köpek, tavuk," dedi.
Yutkunarak önüme döndüm.
"Ne için adıyorlar."
"Kıtlık için."
"İyi de kıtlık çekmek istemiyorlarsa çiftçilik tapmaları gerek. Bu hayvanların ne suçu var?"
Omuzlarını silkeleyerek yerden aldığı çöpü ikiye üçe katladı.
"İşe yarıyor mu bari?"
Başı ile sağa sola işaret yapıp olumsuz cevap verdi Akhe.
"Ne işe yaraması? Kıtlık asla bitmek bilmiyor. Bunlar sadece Mısırın sömürgeci bilginlerinin zorlaması. Kendilerini bir şey sanıyorlar. İşlerine gelince kedilere hürmet ediyorlar, işlerine gelince de katlediyorlar."
Akhe'nin umutsuz çıkan sesi ile moralim bozulurken, meydana getirilen üç kedi, yedi köpek ve beş tavuğa baktım. Etrafa masum masum bakıyorlar ve birazdan bir hiç için katledileceklerini bilmiyorlardı. Hüzünle onlara bakarken elimden bir şey gelmiyor oluşu canımı çok yakıyordu. Akhe başı yere eğik bir şekilde adak programının başlamasını beklerken, ben ilk kez şahit olacağım şekliyle Antik Mısır'ın felaketlerinden birine tanık oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUMYA
FantasiaMüzede başlayan lanet, Antik Mısır'da devam ediyor. Entrikalarla çevrili bir sarayda Firavun kim olacak? Günümüzden Antik devre uzanan dram ve romantizm dolu bir hikaye... ⌛️ Başlangıç: 20. 10. 2019 Bitiş: 20. 08. 2020