5.BÖLÜM:HUZUR

939 280 210
                                    

5.BÖLÜM:HUZUR
"Zaten kaçmak en iyi çözüm yolu değil miydi?..."

"Anne ikinizde saçmalamayın benim kardeşim deli değil! Çabuk şu insanları evimizden gönderin!"

Abimin bağırışıyla uyanmıştım. Ecelim gelmişti demek ki. Üstümü başımı düzeltip içeri geçtim artık buradan dönüş yoktu.

İçeri girdiğimde tüm gözler bana döndü.

"Öykü hiçbir şey dinlemek zorunda değilsin hadi gel çıkalım biz." diyen abime baktım. Benim için ilk defa böyle endişeleniyordu. Ona hayır anlamında kafamı sallayıp evdeki doktorlara döndüm.

"Hadi anlatın deli miyim?" diye sordum alay eder bir biçimde.

Sağ taraftaki kadın elindeki dosyaları karıştırarak bir şeyler okudu.

"Öncelikle güzel kızım deli değil akıl hastası ya da ruh hastası deniliyor. Eğer sorunun cevabını çok merak ediyorsan sen de ilerlemiş bir akıl hastalığı görünüyor." dedi tam sözünü kesecektim ki tekrar konuşmaya başladı.

"Sadece beni dinle sonra soru sorarsın. Yaygın olarak şizofreni hastaları, kafalarının içlerindeki sesler tarafından yönetildiklerini, duygularının ve düşüncelerinin kontrol edildiğini, fikirlerinin çalındığını söylerler. Yani bu sen de geçen hafta arkadaşının birini getirdiği düşüncesini uyandırmıştı. Öğrendiğimize göre öyle bir konuşma hiç olmamış. Senin şizofreni olduğunun en net belirtisi ise gördüğün sanrılardır. Bu gördüğün sanrılar yüzünden beyin fonksiyonların diğer insanlara göre daha hızlı çalışıyor. Bir diğer öğrendiğimiz bilgi ise 2 yıl önce kadar da başka bir hastalığın olduğu tahmin ediliyormuş. Ama değil akıl hastası olduğunun belirtileriymiş. Eğer ailen bunu daha önce fark etseydi bu hastalık şimdiye bitmişti. Şimdi hastalık halüsinasyon görmeye kadar ilerlemiş. Şimdi sormak istediğiniz sorular varsa sorabilirsiniz. " diye bize bakıyordu kadın.

Hahaha ne saçmalıyordu yine bu insanlar?

"Ne alaka hanımefendi Öykü'nün o gördüğü şeyler gerçek değildi. 2 yıl önce böyle olsa hissederdik." dedi babam.

Hayır hayır benim gördüğüm şeyler doğruydu insanlar hakkındaki gelecekleri görüyordum bu yalan değildi.

Babam ve abim hiç susmadan doktorlara soru sorup durdular.

"Özgür dur." dedi annem hışımla. Annem çok güçlü bir kadındır. Herkese her şeye rağmen dimdik ayakta kalmayı başarmış babasının inadına inadına giderek doktor olmuştu annem.

"Öykü için ne yapabiliriz?" dedi beklemediğim bir soruydu bu ne yapacaktı ki benim iyiliğin için o hastaneye mi gidecektim.

"Sus Öykü şimdi annen yine hissedicek."

"Sen sussana, beni sen yönetiyormuşsun lan ben sana nasıl güveneceğim artık."

Ben kendi kendime konuşmayı kesince doktor bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama çalışıyordu abim çıldırmış gibi bağırıyordu.

Dayanamayıp "Susun artık dinleyelim doktoru!" diye bağırdım.

Herkes susup bana baktı bende doktora.

"Sizin için iki fikir sunacağım sadece ikisinden birini kabul etmek zorundasınız yoksa Öykü zorla da olsa sizden almamız gerekecek. İlk olarak herkese sunduğum gibi kendi isteğiniz ile ile Öykü'yü hastaneye vermenizdir." dediğinde babamda abimde aynı anda konuştu.

~•AKIL HASTANESİ•~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin