10.BÖLÜM:DOLUNAY

582 187 237
                                    

10.Bölüm:DOLUNAY
"Hepimiz aya benzeriz öyle değil mi? Kimseye göstermediğimiz karanlık bir yüzümüz vardır."

——

Gözlerim hafif hafif aralanırken etrafı iyice süzdüm. Saat 09.00'a gelmek üzereydi. Üzerimde çok yoğun hissettiğim bir yorgunluk var nedenini bilmiyorum bilmekte istemiyorum.

Nisa ve Sude oda da değildi, Beste ise uyuyordu. Her zaman yaptığım şeyi yapıp dolabımın üstündeki aynada kendimi izledim. Neden olduğunu bilmiyorum, kendimi izlemek çok hoşuma gidiyor. Öyle böyle değil 1,2 belki daha fazla saat ayna karşısında durabilecek potansiyele sahibim. Ayna karşısında ileri geri gidip değişik haraketler yapmak beni çok rahatlatıyordu. Bu şey bana fazlasıyla ilginç geliyor ama başka türlü eğlenemiyorum.

Bu aralar aklıma abim gelip duruyordu. Neredeyse 10 gün olmuştu buradaki günüm. Sadece mesaj atmıştı ondan sonrası hiç. Efe'nin sesinide hiç duymamıştım. Evde olduğunu düşünerek annemi arayacaktım ki vazgeçtim. Buradaki saat oradaki saate göre 7 saat geride. Hiçbir zaman işim rast gitmeyecek miydi benim?

Telefon elimdeyken NO.5 grubundan mesaj geldi.

NO.5


Berke: Beste ve Öykü uyandıysanız çardaktan bekleniyorsunuz.

Uyanmış mıydık? Sadece ben Beste hala uyuyordu. Yavaşça yanına gidip kolunu tuttum.

"Baba ya abim gitsin ben çok hastayım. Bak sesim çıkmıyor." diye mırıldanıyordu.

"Nereye abin gedecek?" diye sordum. "Kızım sanane nereye giderse gider hadi uzatmada uyandır kızı." Ah bu iç ses hep haklı olmak zorunda mıydı?

"Beste hadi bak okulu kediler istila etti." der demez gözlerini açtı.

"Nee kediler mi hadi hadi gidelim." diyip beni kolumdan çekiştirmeye başladı.

"Uyan diye dedim. Kediler dışarıda ki çardakta bizi bekliyor." diyip gülümsedim. Oda gülümseyince sorun olmadığı anladım. 5 dakika içinde üstümüzü değiştirip aşağıya indik.

Uzaktan Berke ve Ömer'in kavga edişini görebiliyordum.

"Ya kes sesini çirkin olmuşsun işte." diye bağırdı Berke en sonunda Ömer'e dönerek.

"İyi bende bugün sana benzemeye çalıştım canikom." diyip göz kırptı.

Berke mosmor olup utançla yerine geçti. Ömer de dayanamayarak Berke ye sulu sulu bir öpücük kondurdu.

Çardağın sol tarafı boş olunca oraya geçtim. Ateş de direkt benim yanıma uçtu. Sol kolunu omzuma atıp sağ kolu ile saçımı karıştırdı.

"Ne yapıyorsun sen ya." diyip Ateşi itelemeye çalıştım. Beygir gücü var mübarek çocukta.

"Hiç fındık kurdunu sinirlendiriyorum. Ne o etkilenmiş gibi duruyorsun." diyip her zamanki gülüşünü attı.

Fındık kurdu da neydi.

"Ne o etkilendin mi Öykü."

"Ne etkileneceğim sen kes sesini."

Bu çocuk gerçekten beni çok sinir ediyordu. Dur bir dakika bu çocuk Ateş ya Ateş. Türkiye de gördüğüm Ateş onun burada ne işi var.

"Seni..." diye söze başlayacakken Ateş sözümü kesti.

~•AKIL HASTANESİ•~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin