13.BÖLÜM: HİSLER

467 156 138
                                    

13.BÖLÜM:HİSLER
"İçimde büyük bir his vardı. Kalbim sıkışıyordu. Hissediyordum bir şeyler oluyordu."

--

Rüzgarın konuşması beni çok etkilemişti.

Ne çok mantıklıydı değil mi? Her şey çok basit bir şey gibi geliyordu. Ama biz bunlarla yetinemiyorduk. Gözlerimi dikip Rüzgara baktım. Bizim sıranın en önünde oturan kıza bakıyordu. Kız umursamadan önüne döndü. Bende gözlerimi önüme çekip sessizliğe ortak oldum.

Kapı açılır açılmaz bakışlarımız oraya çevrildi.

"Kusura bakmayın Asya Hocam. Enes, Ateş, Öykü, Ömer, Sude, Berke ve Nisa'yı almam gerekiyor onlarla konuşmamız lazım." diyip gözleriyle bize gelmemizi emretti.

Çok korkuyordum bizi öldürecek gibi bakıyordu. Sonra o ses, kapı kapanma sesi. Koridorda ayak seslerimiz yankılanıyordu. Kalbimi ağzımda hissediyordum.

Sanki nasıldı biliyor musunuz?

Önünüzde seri katil var ondan kaçmak istiyorsunuz ama o size kaçmanız için bir fırsat vermiyor. Ayaklarınız gidiyor ama gitmek istemiyor. Tak tak tak sesler duyuyorsunuz, çok ama çok fazla insan var hepsi ölüme gider gibi gidiyor. Demem o ki Güneş Hoca bizi öldürmeye gidiyordu.

"Korkma güzelim ben buradayım." dedi Ateş beni anlayarak. Ona buruk bir gülümseme atıp yürümeye devam ettim.

Sonra tekrar o ses, kapı kapanma sesi.

Güneş Hoca'nın bakışları hepimizin üstünde geziyordu. Derin derin nefes almaya çalışıyordum.

Korkmamalıyım. Korkmayacağım. Bakışları beni buldu. Direkt kaçırdım gözlerimi.

"Siz nasıl böyle bir hataya düştünüz?" diye çıkıştı.

"Ateş oğlum sen ha, sen. Sen nasıl böyle bir şey yaptın. Arkadaşlar bakın ben sizi çok iyi anlıyorum. Siz daha çok gençsiniz ve canınız her şeyi istiyor ama siz farklısınız. Siz hastasınız ya bir arkadaşınız içki yüzünden orada cinnet geçirseydi." diyip Ateşin gözlerinin içine baktı.

Cinnet?

Ateş?

Ne alakaydı bu ikisi...

"Nisa peki sen, bak seni kaç yıldır tanıyorum seni akıllı sanardım. Kızım tek başına ormana dalmak hangi mantığa uyar." deyip elindeki dosyalara bir şeyler yazmaya başladı.

"Ah benim Enes oğlum. Sen hangi akılla uydun arkadaşlarına. Hem dışarı çıkmayı sevmezsin hem dışarı çıkar ismini dahi bilmediğin şeyleri içersin." diyerek derin derin nefesler aldı.

"Berke ve Sude diyorum susuyorum. Adamaları yeni uyandırdılar. O ilaç size uyuyun diye verildi değil mi? Başkasının içeceğine katın diye değil!" deyip ikisinede öldürücü bakışlar attı.

"Ömer sen ya çok heyecandan dolayı orada bayılsaydın. Hiç mi kendinizi düşünmediniz siz!"

Ömere de öldürücü bakışlarını atmıştı.

"Ya sen Öykü, üç gün önce bayılmamış gibi... Tamam gidiyorsunuz anladım bu sizin hakkınız ama orada sizin de başınıza da bir şey gelebilirdi. Bu sorumluluk çok çok fazla." diyerek önünde ki kağıtlara döndü.

Oda da tek çıt çıkmıyordu. Evet onu anlıyordum ama bu kadar üstümüze gelmesi fazlaydı. Sanki isteyerek yaptık.

"İstemeyerek mi yaptın?"

"Neden isteyelim ses böyle bir şeyi?"

"Öykü farkındaysan isteyerek gittiniz siz o mekana. Kimse sizi zorlamadı. Hatta içkiyi de kendi rızanızla içtiniz..."

~•AKIL HASTANESİ•~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin