bölüm 2

5.8K 760 320
                                    

"Chocoon," dedi ağlamaklı bir sesle. Eline eldiveni geçirdi. "Sen eğitimli bir köpeksin, neden tuvaletini kaba değil de bulduğun her köşeye yapıyorsun..." Etrafında koşuşturan temiz köpekler kirlenmeden dışkıyı alıp çöpe attı. On kadar köpekle küçük sayılmayacak dört tarafı tellerle kapalı bir alandaydı. Az önce, yarım saat beşini, diğer yarım saat de diğer beşini gezdirmişti. Felaket yorulmuştu ama bu köpekler yorulmak ne demek bilmiyordu.

Üzerine zıplamaya çalışan köpeği kollarının arasına aldı, köpek tarafından yüzünü yaladığında ise gülerek başını geriye çekti. Onları seviyordu. Sadece bu işte çalışıyor olsaydı onlara bakarken eğlenebilirdi ancak sadece bir an önce günüm bitmesini ve uyuduğu saatlerin hemen gelmesini diliyordu.

"Laiza- dur- Tanrı'm..." Köpek patilerini göğsüne bastırıyor, başını geriye çektiği için yetişemediğimden olsa gerek bu sefer de boynunu yalıyordu. "Bugün sizin neyiniz var gerçekten?" Bacaklarına dolanan köpeklere zarar vermemek için dikkatli bir şekilde yürümüş, gidebildiği kadar suyunun bulunduğu köşeye gitmişti. Kollarının arasındaki köpeği yere bıraktığında onun ince sesiyle hırladığını duydu. Dizlerini kırdı ve Laiza'nın başını iki yanından tutarak gözlerine baktı. "Hayır, hep bunu yapıyorsun, böyle hırlayıp kucağıma almamı istiyorsun ama hayır seni bir daha kucağıma almayacağım, beni anlıyor musun? Seni kucağıma almayacağım."

"Vay, köpekle mi konuşmaya çalışıyorsun?" Ses hemen arkasından geldiğinde irkilip Laiza'yı bıraktı ve Laiza bir kez daha yüzünü yaladı. "Sana bir sır vereceğim, köpekler insanları anlamaz,"

Jeongguk ayağa kalktı ve alanın dışında kendisiyle konuşan kıza baktı. "Bunu öğrendiğim iyi oldu," diye mırıldandı.

"Sana nişanlımın köpeğini emanet etmeye gelmiştim fakat diğerleriyle başa çıkamıyor gibisin," Parmağıyla Jeongguk'un bacaklarına dolanan ve oradan oraya koşuşturan köpekleri gösterdiğinde iç çekti. "Dağılmış görünüyorsun,"

Jeongguk sadece omuz silkti. "Yarım saate kadar burada işim bitecek ama isterseniz verebilirsiniz, benden sonra bir başkası devralacak," Gözleri kısa bir an için kızın yanında sakince oturan köpeğe gitti.

"Süper," dedi kız. "Zaten sadece yarım saatliğine bırakacaktım," Eğildi ve köpeği alarak Jeongguk'un uzattığı ellerine verdi.

"İsminizi şuraya yazdırmalısınız," Jeongguk, köpeği alırken başıyla biraz uzaktaki kadını gösterdi. "Daha sonra bir sorun çıkmaması için,"

"Pekala, sana kolay gelsin," Kız gülümsedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Jeongguk kucağındaki köpeğe baktı. Fazla sakin ve biraz da korkmuş görünüyordu. Alandaki köpeklere göre fazla küçüktü ve onu yere bırakıp bırakmama konusunda kararsızdı. Gözleri tasmasına kaydı.

"Yeontan?" diye mırıldandı ve kendisine dönen gözlere baktı. İsmini biliyordu. Dili dışardaydı ve dikkatli bir şekilde kendisini inceliyordu. "Pekala Tannie, sanırım seninle iyi anlaşacağız..."

***

Jeongguk bağdaş kurmuş bir şekilde kucağındaki Yeontan ile yerde oturuyor, onun tüylerini okşuyordu. On köpekten sekizinin sahibi köpeklerini almıştı, diğer ikisi öylece uyku moduna geçmişti -şükürler olsun- ve daha sonradan aralarına katılan Yeontan ise sakinliğini koruyor, Jeongguk'un elinin altında halinden memnun bir şekilde sesler çıkartıyordu.

"Keşke hepsi senin gibi olsa Tannie," dedi Jeongguk. İsminin söylenmesiyle Yeontan kıpırdanmış, yaklaşarak Jeongguk'un burnunu yalamıştı. "Sen de bana birlikte geçirdiğimiz şu yirmi üç dakikanın içinde hak veriyorsun işte," Güldü ve Yeontan'ı yakınına çekti. Birazdan buradaki işi bitecekti ve bunun mutluluğu yorgun yüzünden anlaşılıyordu.

common love isn't for us (don't you agree?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin