bölüm 28

3.9K 440 231
                                    

Jeongguk içinde bulunduğu çatı katı dairesinin manzarasına bakarken büyülenmiş hissediyordu. Saatin geç bir vakit olmasından dolayı şehrin tüm ışıkları parıl parıl parlıyorlardi ayaklarının altında ve hemen arkasındaki bedenin sıcaklığının kendi bedenine akması onu inanılmaz bir şekilde rahatlatıyordu.

"Daire biraz küçük fakat çok kullanışlıdır." diyen emlakçının sesini duyduğunda gözlerini manzaradan ayırmadan yalnızca başını salladı. Sonrasında emlakçı bir telefon görüşmesi yapmak için yanlarından ayrıldı.

"Beğenmiş gibi görünüyorsun," Taehyung'un fısıltısı kulağına çarptı. Belindeki eller karnının üzerinden dolandığında sırtını iyice sert göğüse yaslandı.

"Çok beğendim."

İşten geriye kalan boş zamanlarında Taehyung ile ev bakmışlardı. Elbette bir gün içerisinde bulmak zorunda değillerdi fakat Jeongguk çok hevesliydi ve Taehyung'un ona ayak uydurmaktan başka şansı yoktu. Hoş, Jeongguk'un baktıkları her evde detaycı davramasını, emlakçıyla ciddi bir şekilde konuşmasını izlemek Taehyung için bir zevkti. Onun bir başka yönünü de bu şekilde keşfetmişti. Jeongguk mükemmelci biriydi. Sıkıcı bir mükemmelci değil, yani küçük bir kusur gördüğünde hemen soğumuyordu. Sadece baktıkları evin kendisine ne hissettirdiğiyle ilgileniyordu. Taehyung'a şöyle demişti: "Tamamen bizi yansıtmasını istiyorum. Sadece bizi."

Basit kelimelerin ardına sıkışmış anlamları Jeongguk'un gözlerine baktığında anlıyordu. Jeongguk bunca zaman kirada oturmuştu ve geçen üç senesinde de o eve hiçbir şey yapamamıştı. Kendisi oradan taşındıktan sonra sanki orada hiç yaşamamış gibi olacaktı ve Jeongguk sırf böyle hissettiği için bu kadar üzerine düşüyordu.

"Duvarın bir kısmının sadece camdan olması etkileyici," diye devam etti Jeongguk. "Bunu çok kez dışarıdan görmüştüm ama nasıl hissettirdiğini hiç bilmiyordum. Bu... sanki uçuyormuşum gibi."

"Pekala, gözlerini kapat." Taehyung bunu söylediğinde Jeongguk'un kaşları küçük bir hareketle çatıldı.

"Ne?"

"Dediğimi yap işte," Israrı nedeniyle Jeongguk pes etmiş ve gözlerini kapatmıştı. "Tamam, kapattım."

"Şimdi öne doğru üç adım at," Jeongguk'un yeniden konuşacağını anladığında ona fırsat vermeyip "Bana güveniyor musun?" diye sordu.

Jeongguk ise bu soruyu hiç beklemeden fakat aniden gelen soruyu da pek anlamlamdıramadan "Sana güveniyorum." diye cevapladı ve Taehyung'un istediği gibi üç adım attı. Belindeki eller birkaç saniyeliğine kayboldu ancak hemen ardından yüzüne çarpan rüzgarla birlikte eller yeniden belindeydi.

Taehyung yeniden "Bana güveniyor musun?" diye sordu. Elleri Jeongguk'un dirseklerinin altına yavaşça kaydıklarında onun ne yapmaya çalıştığını anlayarak güldü ve yeniden "Sana güveniyorum." dedi.

Taehyung dirseklerine baskı uyguladı ve kollarını havaya kaldırdı. Parmakları birbirine dolanırken  "Pekala, gözlerini aç." dedi.

Jeongguk gözlerini araladığında gördüğü şey zeminden tavana kadar uzanan camın iki kanadının iki yana doğru açılmış olması ve tam da bir adım sonrasının boşluğa gelecek şekilde duruyor olmasıydı. Dudakları önce korkuyla aralandı ama belinin üzerindeki eller kendisini güvende hissettiriyordu.

Jeongguk sesinin heyecanlı çıkmasına özen göstererek "Uçuyorum, Taehyung." Bu Titanik'ten ikonik bir sahneydi. Taehyung bazen klişe bir herif olabiliyordu ama bu Jeongguk'un gözünde onu daha da sevimli yapıyordu.

common love isn't for us (don't you agree?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin