"Gerçekten..." Taehyung gözlerini Jeongguk'un salonunda gezdirirken Jeongguk mutfaktan "Pek güzel bir ev değil, ha?" diye seslendi.
Taehyung ise bu soruya cevap vermeden önce gözlerini gezdirmeye devam etti. Küçük bir evdi. Duvar boyaları dökülmüştü ve eşya azdı. Küçük bir televizyona, bir tane üçlü ve iki tane tekli koltuğa, orta boylarda bir sehpaya ve çalışmayan bir duvar saatine sahipti. Salon dağınık değildi, çok kullanılmıyor gibiydi ve evet, biraz tozluydu.
"Boş," dedi en sonunda. "Yani Jeongguk'un evi denildiğinde aklıma böyle bir ev gelmezdi."
"Kirada oturuyorum," Jeongguk elindeki biralarla salona girdi. "Değişiklik yapmama izin yok, kendimi yansıtacağım bir şey yapamam ve zaten burayı sadece uyumak için kullandığım için problem etmiyorum."
Kendini Taehyung'un yanına atmadan önce biraları sehpanın üzerine bıraktı. Sonrada metal açacakla kapaklarını açıp birini ona uzattı. Taehyung ise vakit kaybetmeden kabul etti.
"Neden tek başınasın?" diye sordu Taehyung, birasından bir yudum alırken.
"Buraya benden konuşmak için gelmedik."
"Kaçıyorsun-"
"Daha çok sen kaçmak için beni kullanıyormuşsun gibi geliyor," Jeongguk tek kaşını kaldırdı. "Bana istediğin her soruyu sorabilirsin Tae, hiçbir çekincem yok ve olsa bile seni yeterince tanıdığım için dökülmekte bir sıkıntı görmüyorum. Ancak bunu başka bir zamana erteleyelim çünkü şu an konuşmaya ihtiyacı olan sensin."
Taehyung gülümsedi. Jeongguk'un dolaylı yoldan ona güvendiğini söylemesi onu memnun etmişti.
"Sorun ailem." dedi. Gözlerini dizine yasladığı bira şişesine çevirip iç çekti. "Sorun Ryu, sorun onun ailesi- sorun babamın nefes almama izin vermemesi, sorun... sorun benim."
Jeongguk koltukta Taehyung'a doğru kayıp "Anlat bana," dedi kısık bir sesle. "Seni yargılamayacağım."
Duyduğu sözlerle yeniden Jeongguk'a baktı. Çok berrak bakıyordu. Yorgun olduğunu görebiliyordu, gece yarısını çoktan geçmişlerdi ve Jeongguk'un uyumak için kısa bir zamanı oldulunu biliyordu. Yine de burada oturmuş sorununu dinlemek istiyor, ona zamanını veriyordu. Taehyung bunun için minnettardı.
"Beni kontrol altına almak çok kolay. Küçüklüğümden beri bu böyle. İçtiğim su bardağından gittiğim okula kadar hiçbirinde söz sahibi olmadım, bu yüzden kendime çok kızıyorum. Bu bir sorun. Hep farkındaydım ama sesimi çıkartmak kolay görünmüyordu şimdiye kadar."
"Şimdiye kadar? Değişen şey ne?"
"Sadece biri tarafından teşvik edildim," Taehyung'un dudaklarını bir tebessüm aldı. "Gerçi o birinin bundan haberi yok ama onun sayesinde bir sesim olduğunu fark ettim, ona borçluyum."
"Nasıl teşvik etti?"
"Varlığıyla."
"Ryu mu diye soracağım ama onun da bir sorun olduğunu söyledin," Jeongguk gözlerini kıstı. "Her kimse kıskandım. Peki... Sesini ne için çıkarttın?"
"Ah, o konu... Okulumuz bitince Ryu ile evlenecektik fakat bunun için okulun bitmesine gerek olmadığını söylediler, tarihi yakına çekmek istiyorlar."
"Evlilik korkusu mu başladı? Biriyle hayatını birleştirmek çok mu kötü?"
"Öyle değil. Ben... Ben Ryu ile evlenmek istemiyorum Jeongguk." Bir nefeste söyledi ve devam etmeden önce şişesini yarılayacak kadar içti. "Ona olan sevgimi kaybetmiş gibi hissediyorum. Bu uzun zamandır böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
common love isn't for us (don't you agree?)
Fanfictiontabii ki de siradan ask teguka gore degil