bölüm 17

4.4K 643 128
                                    

Jeongguk gözlerini açtığında iyileşmiş hissediyordu. Sadece bir gecede. Bu düşünce onun biraz duraksamasına neden olmuştu. O hastalık konusunda çok şanssız bir insandı, en azından şu üç senede buna emindi ama şimdi görüyordu ki aslında yanında biri olmadığı için hastalığını atlatması uzun zamanını alıyordu. Taehyung'un gece boyunca hiç başından ayrılmadığını biliyordu çünkü uykusundan uyandığı her an onu yanı başında görüyor ve ondan 'bir sorun yok, gayet iyisin' sözlerini işiterek yeniden uykuya dalıyordu. Saçlarını okşadığını, parmaklarının kollarına uyguladığı masajı hissetmişti. Taehyung onun için o gece hiç uyumamıştı.

Yattığı yerden doğrulup boş boş etrafına bakınırken açılan kapıyla dikkatini oraya verdi. Taehyung gitmemişti. "Uyanmışsın..." diye mırıldandı ve sakin adımlarla Jeongguk'un yanına ulaştı. Sanki araları iyiymiş gibi eğilip dudaklarını gece boyunca yaptığı gibi yeniden alnına bastırdı. "Güzel," dedi sonra. "Ateşin dünden beri hiç çıkmadı, bu iyi."

"Taehyung?" dedi, sorarcasına. "Ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyormuşum?"

"Ciddi olamazsın," Jeongguk üzerindeki yorganı itti ve yataktan dışarı çıktı. Dengesi bir an bozulur gibi oldu ama hemen toparlayıp Taehyung'un yanından geçip gitti. "Bu kadar samimi olma- arkadaşız biz tamam mı? Öptüğün için pişman olduğun arkadaşınım ve sen- siktir ya, kahvaltı mı hazırladın?"

"Jeongguk-"

"Bunu yapamazsın," dedi onu duymazdan gelerek. "Hayatıma arkadaş olarak girip her şeyim olmaya çalışamazsın. Şuna bak, kahvaltı hazırlamışsın- ben evde bir şey yemem bile!" Güldü ve gözlerini Taehyung'a çevirdi. "Amacın ne? Bana değer verdiğini söylüyorsun, bundan daha fazlası olduğumu söylüyorsun ve ben bu sözlerini başka bir şeye yoramıyorum çünkü sen nişanlısın Taehyung. Senin evlilik planları yaptığın biri var-"

"Bilmiyorum!" Taehyung onun sözünü sert bir ses tonuyla kesti. Jeongguk'un gözleri yüksek sesle büyürken bu sefer de Taehyung onu umursamadı. "Sana değer veriyorum, bu yalan değil. Sana yıllardır hayatımda olan insanlardan daha fazla değer veriyorum, bu yalan değil ama çılgınca anlıyor musun? Bu kolay kabullenilecek bir şey gibi mi görünüyor sana?"

Taehyung ona doğru bir adım attı. "Sence bu kolay mı? İlk başta tek derdim seninle arkadaş olmaktı ama birden her anında yanında olmak istedim- kulağa korkunç geliyor biliyorum ama yalan değil işte!"

Ardından bıkımış gibi söylendi ve yüzünü buruşturdu. "Seni sorularla baş etmek zorunda bırakmış olabilirim ama Jeongguk... Lütfen artık bana bağırma, beni yargılama ve düzgünce konuşalım. İlk defa biri için bu denli çaba sarf ediyorum ve o kişi benimle düşmanıymışım gibi konuşuyor, bu ne kadar kırıcı farkında mısın?"

"Bunu normal karşılamamı mı bekliyorsun yani?" Jeongguk ellerini iki yana açtı ve şaşkınlıkla Taehyung'a baktı. "Neden kendini benim yerime koymuyorsun? Bir nişanlım varken gelip seni öpsem ne düşünürdün?"

"Neden sürekli nişanlı olduğumu vurguluyorsun ki?" Taehyung sıkılmış bir tavırla kollarını göğsünde kavuşturdu, sırtını da duvara verdi. "Ben nişanlı olduğumu biliyorum ve sen de onunla evlenmek istemediğimi biliyorsun. Bir süre önce bunu sana kendi ağzımla söyledim, Jeongguk. Bunu hatırlıyorsun değil mi?"

Jeongguk ona cevap vermedi, sadece kaşlarını çatıp dik dik baktı. Bu ayrıntı önemli değildi ki. İkisi arkadaştı, Taehyung ne kadar evlenmek istemediğini söylese de nişanlıydı ve Jeongguk'u öpemezdi işte. Bunu yapmamalıydı. Yaptıktan sonra pişmanım dememeliydi.

"Bunun için benden nefret etmiyorsun," Taehyung yarım ağız sırıttı. "Ama kızgınsın. Kızgınsın çünkü seni öptüğümde nişanlı olduğum gerçeği seni çıldırttı. Söylesene Jeongguk, daha önce seni öpmemi istemiş miydin?"

"Aptalsın," dedi Jeongguk başını iki yana sallarken. "Ben de karşımda aklı başında biri varmış gibi tartışmaya çalışıyorum- sen var ya, geri zekalısın."

"İnkar edemiyorsun-"

"İstemedim Taehyung!" Jeongguk dürüsttü. Aklından böyle bir şey hiç geçmemişti. "Seni arkadaşım olarak görüyordum, Tanrı aşkına..."

"O zaman... başka bir şekilde tanışsaydık ve ben tamamen bekar olsaydım..." Güldü ama aşırı alaylıydı. Bu durumdan memnun olmadığı yüzünden belliydi. "Beni öpmek ister miydin?"

"Senin sorunun ne biliyor musun?" Jeongguk pes etmiş gibi omuzlarını düşürdü ve Taehyung'un gözlerinin içine baktı. "Başından beri hep küçük resme bakıyorsun, asla büyük olana bakmaya cesaretin olmadı. Sen, ben burada bir şeylerin ciddiyetinin farkına varmanı isterken hâlâ nasıl dalga geçebiliyorsun ya?"

"Dalga geçmiyorum Jeongguk, anla artık şunu. Korkak olabilirim, evet, belki de küçük olana bakmak işime geliyor çünkü şu an bu beni mutlu eden tek şey." Birkaç hızlı adımda Jeongguk'un dibine girdi ve onun ellerini tuttu. "Bak bana. Beni yeterince tanıdığını söylüyorsun, o zaman şu an tartışıyor olsak dahi yanında olmaktan mutlu olduğumu göremiyor musun?"

Jeongguk, onun gözlerindeki ışıltıyı elbette görebiliyordu ama bu yeni bir şey değildi. Ne zaman birlikte takılsalar o ışıltı zaten hep orada olurdu ve buna bir anlam yüklemeye gerek duymamıştı şu zamana kadar.

"O zaman söyle, bundan sonraki planın ne?" Jeongguk ciddiyetle sordu. "Yapmak istediğini yaptın, söylemek istediğini söyledin. Sırada ne var?"

"Ben plan yapmam Gguk, aklımda hiçbir şey yok. Bak, korktuğun şeyi tahmin edebiliyorum ve emin ol bu olmayacak." Taehyung'un sesi öyle yumuşaktı ki, Jeongguk bir an onun kollarının arasına girmek, başını omzuna yaslamak istedi. Ancak tedirgin bir şekilde Taehyung'a bakmaktan ileriye gidemedi. "Biz hâlâ arkadaşız fakat istersen aynı zamanda daha fazlası da oluruz."

"Ne?" Jeongguk kirpiklerini kırpıştırdı, Taehyung saniye saniye onu izledi. "Daha fazlası?"

"Bunu zaman gösterecek. Sadece benimle iletişimi kesmek istemediğini söyle." Başını sağına yatırdı ve gülümsedi.

Jeongguk'un bu konuda çok düşünmesine gerek yoktu çünkü bu isteyeceği son şey bile değildi. Onun arkadaşlığını seviyordu ve daha fazlası olmak hakkında meraklı ve heyecanlıydı. Yine de içinde çok büyük bir tereddüt ve 'acaba bu doğru mu?' düşüncesi vardı. Doğru değildi. Bunu da biliyordu. Hissettiği bu ikilemden nefret etmişti ama hepsine bir anda göz yumup başını salladı. Belki gelecekte karşısına bir sürü sorun çıkacaktı fakat o an bunu umursamak istemedi.

"Sana kızgınım Taehyung ama bu seninle iletişimi kesmek isteyecek kadar büyük değil." diye mırıldandı gözlerini kaçırarak. Sonrasında Taehyung'un mutlu bir şekilde güldüğünü ve "Senin kalbini kırmayacağım." dediğini duydu. Umarım diye geçirdi içinden. Umarım birbirimizin kalbini kırmayız.

 Umarım birbirimizin kalbini kırmayız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
common love isn't for us (don't you agree?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin