jess glynne - take me home
Dudaklarını yumuşak cildin üzerinde ağır ağır gezdiriyor, arada minik öpücükler bırakıyordu. Kısık gözleri onun hiçbir çıkıntısını es geçmezken parmakları sevgilisinin avuçlarına hapsolmuştu. Duş jelinin baskın kokusu dahi tenin kokusunu gölgeleyememişti, onu derince soluduğu her saniye bunu daha iyi kavrıyordu. Çenesini sırt çizgisine sürterken kulağına dolan uykulu mırıltılar gülümsemesine neden oldu. Dudakları bir noktada sabit kaldı, beliyle kalçası arasında bir yerdi. Taehyung'un o bölgesi fazla hassastı ve Jeongguk bunu bilecek kadar çok kez sevişmişti onunla. Uzandığı yerden dizleri üzerinde doğruldu hafifçe ve o bölgeye küçük bir öpücük bıraktı. Gözleri Taehyung'un düzenli bir şekilde inip kalkan sırtını takip ediyorken dudaklarının iç kısmını sürttü ve birazcık ıslattı. Elleri altındaki beden bununla birlikte ürpererek titrediğinde ise dişleri dudaklarının yerini aldı. Yavru bir aslanın ısırığını andıran bir şekilde güçsüzce kıstırdı ve Taehyung'un aldığı nefesler sekteye uğradı.
Taehyung bir anda döndü ve Jeongguk'un bileklerini yakalayarak onu kendisine çekti. Jeongguk aniden gelişen durumla heyecanlı bir şekilde güne ilk kahkahasını bıraktı, Taehyung ise duyduğu kahkaha sesi ile uykulu bir şekilde gülümsedi. Ne kadar yüz ifadesini kızgın tutmaya çalışırsa çalışsın. "Beni uykumdan alıkoyma nedenini açıklamak için yalnızca bir saniyen var."
"Çünkü ben uyandım."
"Sen ne zamandan beri bu kadar bencil bir insan oldun?" Taehyung inanamaz bir şekilde söyledi ve Jeongguk'un bileklerini bıraktı. Yine de Jeongguk ondan uzaklaşmadı.
"Bencil bir insan değilim, sadece- sadece..."
"Sadece ne?
"Tamam, biraz bencil bir insanım."
İkisi de buna güldü. Jeongguk bir süredir onu farklı şekillerde uyandırıyordu. Bazılarının sonu fazla hararetli bitse de bazıları fazla iyi bitiyordu ve Taehyung bu rutine bayılıyordu. Hadi... Güne Jeon Jeongguk ile başlamaya kim bayılmazdı? Onun tarafından, dudakları ve elleriyle birlikte, belki de onun sesinden bir şarkıyla... Bunlardan sadece birini bir defa yaşamak için asla yapmam dediğiniz her şeyi yapardınız.
Sorunsuz bir birliktelik yaşıyorlardı. Birbirlerini bulana dek yıpranmış hayatlarını onarıyorlar, beraber dinleniyorlardı. Saatlerce tuzlu ve dalgalı suda yüzdükten sonra sıcak kumda uzanmak gibi bir histi. Bir ateşin etrafında karşılıklı oturup anıları yaşatmak kadar da huzurluydu. Bunu her ikisi de istiyordu. Bir gün geçmişten bahsederken yüzlerinde bir gülümsemeye, kalplerinde bir sıcaklığa ve birbirlerine bakarlarken ışıltılarını kaybetmeyen gözlere sahip olmak istiyorlardı.
Bu gerçek olabilirdi. Bu evrende ya da başka bir evrende.
Jeongguk çenesini Taehyung'un sert göğsüne yasladı ve ona en yakından baktı. İri ve parlak gözleri sevgilisinin yüzündeki her zerreye dokunuyordu ve bunu yaparken dudakları büzülmüş, gamzeleri ortaya çıkmıştı. Taehyung'un favori manzarası tam karşısındayken Jeongguk bundan tamamen habersiz bir şekilde düşünüyordu.
Aldığım her nefesi paylaşmak isteyeceğim biri olmaz sanıyordum, bir gün karşıma çıkacağını nereden bilebilirdim ki?
Açık bir zihin düşünmeye pek hevesli olurdu ve Jeongguk gözlerini güne açtığı o ilk andan itibaren yanında uyuyan Taehyung'tan başka bir şey düşünemiyordu. Onun yastığa dağılan saçlarını çizmek, vücudunun çeşitli yerlerindeki benleri teker teker saymak, dudaklarının değmediği tek bir köşe bırakmamak istiyordu. Uykusundayken parmaklarına sarılan ellerine öpücükler bırakmak, kulağına onun için yazdığı birkaç dizeyi sıralamak ve sonsuza dek onunla bu anın içine hapsolmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
common love isn't for us (don't you agree?)
Hayran Kurgutabii ki de siradan ask teguka gore degil