🍁Yaman (Özel 5)🍁

3.2K 190 84
                                    

Herkese Merhaba!

Nasılsınız?

Bugün 25 Haziran 2020. İskele Prensi'nin sonuna geldiğimiz gün. Aslında finali yaptık ama özel bölümler de eklenince kitap tam olarak burada bitiyor diyebilirim.

Bu bölümde geçen birtakım sözleri kendiniz motivasyon kaynağı hâline getirebilirsiniz. Umarım beğenirsiniz,

İyi okumalar ❤





Yaman'dan:

Saç tellerimi ellerimin arasına alıp çektim. Bir parça fiziksel acı çekmek istiyordum. Kalbim fazlasıyla acıyordu. Pişmanlık, öfke, aşk, keder... Ne varsa işte! Hepsini hissediyordum.

Pişmanlığım Umut üzerineydi. Umut'u her hatırladığımda ona yaptıklarım vicdanımı sızlatıyordu. Onun bana ihtiyacı varken babama uyup onu acıttığım günleri anımsamak yanaklarımı kızartıyordu. Nasıl bu hâle gelmiştim, nasıl bu kadar acımasız olmuştum? Aklım almıyordu. Ayşegül'ün ölümünün sebebi Umut'muş gibi davranmıştım. O günleri hatırladıkça kendi canımı yakmak istiyordum.

Aşkım İkra üzerineydi. Umut sayesinde tanışmıştık aslında İkra ile. Tanışır tanışmaz da ona karşı bir şeyler yeşermişti içimde. Sonra o bir şekilde bana beni hatırlattı. Birini kaybedince bunun dünyanın sonu değil, sadece bir sınav olduğunu anlattı. Derken ben bu sınavı geçtim ve kendimi yeni bir sınavda buldum. Bu kez kardeşimi seven kişiye aşık olmuştum. Yani İkra'ya. İlk başta ondan vazgeçme kararı aldım ve onlardan uzaklaşmaya çalıştım. Ama ne zaman nefes almak için iskeleye gitsem onu ve Umut'u gülüşürken görüyordum. Bazen o iskelede kocaman bir ağacın arkasında sabaha kadar ağladım. Bazen de o ikisi beraber gülerken ben de onlar mutlu olduğu için güldüm. Ama bir gün yoruldum. Bir gün gerçekten yoruldum ve gitmeye karar verdim. Onları tamamen terk ettim aslında. Bir daha İstanbul'a dönme gibi bir amacım yoktu. Bunun yerine Aydın'da kalıp üniversiteye hazırlanacaktım.

Öfkem kendimeydi. Yaptığım tüm yanlışlar, hissettiğim tüm duygular canımı yakmaya başladığında buna engel olamadığım için öfkeliydim. Misal o gün Filiz Umut'a mektup yazdığında mektubu zamanında ona verebilirdim. Belki de Filiz, Umut ile kalacaktı. Ya da en başından beri Umut'u aileme karşı savunup onun güzel günlerinin çöpe atılmasına engel olacaktım. Bunların hiçbirini yapmadım. Sevgimi İkra' ya daha erken açıklayabilirdim. Belki bir ihtimal o da beni severdi.

Kederim ise Sinem üzerineydi. Onun beni sevdiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Çünkü biz sadece kütüphanede tanışan iki insandık. Arkadaş bile değildik. Sadece ara sıra aynı kitapları okur, beraber yorum yapardık. Bana mesleğinden hiç söz etmemişti. Tesadüfe bakın ki o da İkra gibi bir hemşireydi. Bu yüzden ona mesaj attığımda onun İkra olduğunu düşünüyordum. Sinem şu birkaç aydır tanıdığım insanlar arasında en iyisiydi. Neşeliydi, olgundu ve tabiki hoşgörülüydü.

İkra'yı ona anlatmıştım. Aslında ona sadece birini sevdiğimi söylemiştim ama kim olduğundan hiç bahsetmemiştim. Bana destek oluşunu ve her şeyin iyiye gideceğini söylediğini hatırlıyorum. Zor zamanda bana destek olması için gönderilmiş bir melek gibiydi. Onun beni sevmesini garipsedim. Çünkü nedense o birini sevemezmiş gibi hissetmiştim. Kalbi fazlasıyla güzel olan birinin kendi gibi birini sevmesi gerekmez miydi? Nasıl oldu da beni sevdi, anlayamamıştım.

Tüm cesaretini toplayıp bana bunu açıklaması gözümdeki değerini büyütmüştü. Yine de ben bir başkasını severken onun duygularına karşılık veremezdim. Bu oldukça zor, hatta imkansız olurdu.

İskele Prensi | Texting✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin