Umut neşeyle elindeki kahvaltı tabağını masaya bıraktı ve yerini aldı. Sabah odasından çıkarken annesinin ona baktığını ve gülümsediğini görmüştü. Yanılmış olabilirdi ama bu küçücük olaya umut bağlamıştı. Ayrıca boş sandalye oradan çıkarılmıştı. Umut bunu kimin yaptığını merak etse de soramadı.
Biraz sonra babası ve abisi de masaya geldi. Babası yüzünü ekşittiğinde Umut yine de gülümsemeye devam etti. Ona mesaj atan kız haklıydı. Ailesi onu halâ seviyordu. Babası konusunda bu kadar emin olmasa da abisi onu hepsinden daha çok ve daha güzel seviyordu.
Derken abisi masadan kalkıp birkaç saniye içinde geri döndü. Elinde bir mektup zarfı vardı. Umut bunun annesine gelmiş olacağını düşünerek başını eğdi. Fakat zarf masa üzerinde sürünerek kendisine uzatılmıştı.
"Bu sana." dedi abisi Umut'un yüzüne bakmazken.
"Bana mı?" diye sordu Umut şaşkınlıkla. "Kimden?"
Abisi cevap vermedi. Umut zarfı eline alıp incelediğinde zarfın önceden açılmış olduğunu fark etti. Başını kaldırıp abisine baktığında zarfı onun açtığını anladı. Annesi ve babası da Umut'u izliyordu.
Umut zarfı açıp içindeki kağıdı aldı. Katlanmış kağıdı açarak sessizce okumaya başladı.
Merhaba Umut,
Umarım iyisindir. Çünkü ben gayet iyiyim. Yakın zamanda şirketteki başarılarım sayesinde görevimde yükseltilmiştim. Şimdi ise çalıştığım firmanın yurt dışındaki şubesine gönderiliyorum. Açıkçası bu konuda oldukça mutluyum. Çünkü kariyerim adına önemli bir gelişme bu. Umarım beni anlarsın.
Bu satırları sana yazmak bana pek de zor gelmiyor. Çünkü seninle arkadaşlıktan başka bir şey düşünemiyorum. Ama sen bunun ötesinde duygular hissediyorsun. Beni sevdiğinin çoktandır farkındayım, Umut. Ancak senden hep uzak durdum. Sakın beni yanlış anlama. Belki tekerlekli sandalyenden dolayı böyle yaptığımı düşünmüş olabilirsin. Ama böyle bir şey kesinlikle olamaz. Ben sadece senin benim için hissettiğin duyguları bir başkası için hissediyorum.
Sana umut vermemek adına senden hep uzak durdum. Senin kırılmanı hiç istemedim. Keşke sadece birbirimizi birbirine yakın iki dost olarak hatırlayabilseydik. Ne yazık ki, biz o kadar şanslı değilmişiz. İkimiz de farklı duygulara bezenmişiz.
Seni son bir kez görmek istiyorum. Bana beni sevdiğini itiraf ettiğin yerde ve yine aynı saatte seni bekliyor olacağım. Umarım bu mektup eline hemen geçer. Çünkü uçağım yarın. Yine de ben senin gelmeme ihtimalini düşünerek birkaç satır daha ekleyeceğim.
Benden sonra beni sevmeye devam etme, Umut. Elbette bunu yapmak karşındakini incitmiyorsa en doğal hakkın. Ama ben senin kendini de incitmeni istemiyorum. Bir başkasını sev, Umut. Hayallerinde bir başkası olsun. Senin yüreğin çok temiz. Karşına iyi birinin çıkması ümidiyle,
hep mutlu ol.
Filiz Yavuz.
Umut gözyaşlarını sildi usulca. Masadakilerin ona baktığını hissedebiliyordu. Kahvaltısına henüz başlayamadan hızla sandalyesini sürerek evden çıktı. Asansöre binip aşağı indi. Apartmandan çıktığında saat henüz dokuzdu. Sevdiğini itiraf ettiği saat on birdi. İki saat içerisinde oraya varabilme umuduyla elinde gözyaşlarıyla ıslanmış mektubuyla tekerlekli sandalyesini sürmeye başladı.
***
Saat on birdi. Umut tekrardan mektubu okumaya başlamıştı. Her okuyuşunda Filiz' in geleceği yerin burası olduğu cevabını alıyordu. Ancak Filiz'den henüz bir iz yoktu. Gecikmiş olabileceğini düşünüp ona söyleyebileceği sözleri düşündü. Ona bir defa daha seni seviyorum.' demek istiyordu. Son bir kez sarılmak istiyordu. Son bir kez gözlerine bakmak istiyordu. Ne yazık ki, saat on bir buçuğu geçtiğinde bile Filiz gelmemişti. Mektubu tekrar açıp emin olmak istediğinde o ana kadar hiç dikkat etmediği bir şeyi fark etti.
Mektubun tarihi 7 Nisan'dı. Ancak bugün ayın dokuzuydu. Umut'un kalp atışları hızlandı. Filiz çoktan farklı bir gökyüzüne bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskele Prensi | Texting✔
Historia CortaTekerlekli sandalyesine alışmış olsa da tedavi için her yolu deneyen Umut, ailesinin ona olan tüm kötü davranışlarını hak ettiğini düşünmektedir. Her gün aynı saatte iskeleye gider, günbatımını izler ve kısa bir süreliğine de olsa her şeyi unutmayı...