5.3

5.8K 395 14
                                    

Umut İstanbul'a dönmenin mutluluğuyla odasından dışarıyı izliyordu. Ailesinin bir anda İstanbul'a dönme nedenini bilmese de tedavisi burada devam edeceği için mutluydu. Abisinin onu karşılamaya geldiği günü yani dünü düşünürken gülümsedi. Umut evin ilk çocuğu olsaydı ne yapardı, bilmiyordu. Çünkü ailesinin desteğini hissedemese de abisinin yanında oluşu onun gülüşünün tek sebebiydi.

Odada sessizlik sürerken telefonuna gelen bildirim sesiyle telefonunu hemen yanındaki masadan aldı.

İkra: Sana söylemem gereken bir şey var, İskele Prensi.

İkra: Birazdan evinde olurum.

Umut cevap yazmadan beklemeye başladı. Ancak içinde büyüyen sıkıntı, İkra'nın iyi bir şey söylemeyeceğini düşündürüyordu ona.

***

Odanın kapısı tıklatıldı ve Umut "Gel!" diye seslendi. Pencerenin önünde duruyordu hâlâ. İkra'yı görünce gözlerine bakmaktan kendini alıkoyamadı. Ağladığını belli eden bir kızarıklık, güzel yüzünü daha da güzelleştirmişti.

"Yıllar olmuş gibi, değil mi?" diye sordu İkra kısılmış sesiyle. Umut verecek cevap bulamayıp yalnızca başını salladı.

Sonra aklı yeni başına gelmiş gibi odaya göz attı.

"Ben kullanmadığım için odamda hiç koltuk yok, hemşire. Yatağa oturabilirsin."

İkra başını sallayıp sessizce teşekkür etti. Umut tekerlekli sandalyesini ileri geri hareket ettirdikten sonra aynı konumuna dönüp sabit kaldı.

"Ne söyleyeceğimi merak ediyorsundur."

Umut başını sallayınca İkra derin bir nefes aldı.

"Bunu söylememi ailen istedi, Umut. Yani onlar sana bunu söyleyemezlermiş. Ben de söyleyemezdim aslında ama öğrenmen gerekir."

"Abim de biliyor mu bu söyleyeceğin şeyi?" diye sordu Umut. İkra başını sallayınca Umut endişeyle yutkundu.

"Ailen Antalya'dan erken döndü ama bunun sebebi tedavinin burada devam edeceği değildi, İskele Prensi."

"Neydi peki?" diye sordu Umut ürkek bir sesle.

"Sebebi..." deyip sustu İkra. Ayağa kalkıp yüzünü sildi. Anlatamayacak kadar doluydu. Boğazına bir yumru oturmuş, öyle kalmıştı orada. Zamanla geçecek, diyebilecek bir şey değildi ki bu. Canını sıkma, diyemezdi ki sonra.

"Söyleyemiyorum, işte!" diye bağırdı İkra bir anda.

Umut tek bir söz bile söyleyemedi. Yüreğini bir sarmaşık gibi saran merak ve endişe, onu güçsüz kılıyordu.

"Antalya'daki tedavin burada devam etmeyecek, Umut. Çünkü..." İkra sustuğunda Umut devam ettirdi.

"Çünkü ben bir daha yürüyemeyeceğim, değil mi?" Umut'un kısık sesi İkra'nın hıçkırıklarına döndüğünde Umut cevabını almış oldu.

"Özür dilerim." diye fısıldadı İkra acıyla. Arkasını dönüp gözlerini sildi ve hıçkırıklarını durdurmaya çalıştı.

Umut'un nefesleri hızlanmıştı. Arkasını dönüp pencereyi açmaya çalışacakken kendini durduramayıp masaya çarptı. Tüm bedeni titriyordu. İleri geri hareket etmeye başladı. Nereye gitse geri dönüyordu. En sonunda yatağına çarparak yere düştü. İkra'nın bakışları hızla Umut'a döndüğünde onu yere düşmüş bir hâlde buldu, sandalyesi devrilmişti.

"Umut!"

Umut titremekten başka hiçbir şey yapamazken İkra hızla yanına geldi. Hızlı nefes alış verişi ve gözlerinin sürekli kırpılıp açılması İkra'yı korkuttuğunda hiç düşünmeden bağırdı.

"Serpil Teyze! Yaman!"

"Üşüyorum." diyebildi Umut, İkra'nın çığlıkları arasından. "Üstümü ört."

İkra telaşla ne yapması gerektiğini unutup Umut'un başını elleri arasına aldı.

"Gözlerime bak, Umut. Gözlerime bak! Nefes al. Hadi!"

Bu sırada kapı açıldı ve üç kişi telaşla içeri girdi. Yaman hızla koşup Umut'u kucağına alırken babası ambulansı aradı. Umut'un titreyen bedenini gören annesi ise yalnızca onun adını sayıklayabildi. İkra hıçkırıklarına boğulmuş bir hâlde "Kriz geçiriyor." diye inledi. Umut'un annesi hızla İkra'nın yanına gelip onu sarsarken "Sen hemşiresin, bir şeyler yap!" diye bağırdı.

İkra nihayet kendine gelebildiğinde Yaman'ın odada olmadığını fark etti. Onun aşağıya inmiş olabileceğini tahmin ederek açık kapıdan geçip aceleyle evden çıktı.

Yaman apartmanın dışında, kucağında Umut'la çaresizce ambulansı bekliyordu. İkra onu görünce "Ona ne oldu?" diye bağırdı. Umut'un gözleri kapalı, kolu yana düşmüştü. Hiç olmadığı kadar bitkin ve cansız görünüyordu.

"Bayıldı. Gözlerini kapattı öyle." diyebildi Yaman acıyla. Yutkunamamıştı. "Teni çok soğuk. Ona bir şey olmasın, İkra."

"Olmayacak." diye fısıldadı hemşire. İnandığı gerçekten bu muydu, bilmiyordu. Ama Umut'a bir şey olursa bu kez yaşayamazdı. Ambulans sesleri yaklaşırken İkra titrek bir nefes aldı.

Gitgide büyüyoruz, İskele Prens ve Prensesleri.

Okunma sayısı beş bini geçti bile. 🤭

İskele Prensi | Texting✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin