Ne düşünmem ya da duyduklarıma ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Zihin yoluyla ateş kuşuyla konuşmaya devam ettim.
"Sen ne demek istiyorsun?"
"Efendim benim adım Phoenix. Üzerimdeki büyü yüzünden bir çok şeyi hatırlamıyordum ama şimdi hatırlıyorum. Yanınızda ki o iki kişi size yalan söylüyor. Bana büyü yapıptırıp size zarar vermemi istemişlerdi. Efendim onlara güvenmekle hata yapmış olursunuz."
"Beni uyardığın için teşekkür ederim."
Hala şok olmuş bir haldeydim. Bunun olabileceğini hiç düşünmezdim. O ikisine çok güvenmiştim. Beni koruduklarını ve bana yardım ettiklerini sanmıştım. Onlara güvenmekle hayatımın hatasını yapmışım. Kendime inanamıyorum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp düşünemeye başladım. Bir şekilde burdan kurtulamam gerekiyordu. En azından şimdilik. Sonra tekarar gelip Bruce'u kurtalmalıyım. Ellerimi Bruce'dan çektim ve David'le James'in yanına döndüm. Yüzümdeki endişeyi ve öfkeyi gizlemeye çalıştım.
"Ben Bruce'u kimin buraya getirdiğini biliyorum."
Bir anda ikisinin de yüzü bembeyaz oldu.
"Aiden. Bunu o yapmış olmalı. Zaten uzun zamandır ondan şüphleniyordum. Siz de onun sarayda olmadığını söylemiştiniz. Öyle değil mi?"
"Evet"
"Bu da demek oluyor ki bütün bunların arkasında Aiden var."
İkisinin de yüzündeki endişe yok olmuştu. Şimdi bir şekilde dikkatlerini dağıtıp burdan kaçmam gerekiyor.
"Baksanıza Aiden de buradaymış."
İkisinin arkalarını dönmesini fırsat bilerek koşarak ordan uzaklaşmaya başladım. Kaçtığımı fark ettikleri an peşimden koşmaya başladılar. Bir şekilde onlara izimi kaybettirmem gerekiyordu. İlerdeki yol ayrımından sağa dönüp karanlığın içinde saklanmaya başladım. Ses çıkarmamak için elimle ağzımı kapattım. Etraf sessizleşmeye başladığında yavaşça olduğum yerden çıkıp etrafı incelemeye başladım. Kimsenin olmadığından emin olduğum mağaranın çıkışına doğru yürümeye başladım. Gün ışığını gördüğüm an rahatladım. David ve James'in bu kadar alçalabileceğini hiç düşünmemiştim. Böyle bir şeyi neden yaptıklarını bir türlü anlayamıyordum. Onlar Bruce için çok fazla şey yapmışlardı. Bruce da ben de onlara çok güveniyorduk ama şimdi resmen bize ihanet ediyorlardı. İşte şimdi anlamıştım bu mağaranın neden bu kadar sessiz olduğunu. Her şeyi sırf beni kandırmak için yapmışlardı. Onlara güvenmem için bana yardım ediyormuş gibi göründüler. Bense hep Aiden'den şüphelendim. Onu bu kadar çabuk suçladığım için kendime kızmaya başladım. Her şey o iki lanet olasının yüzündendi. İçimdeki öfke giderek büyümeye başladı. Şuan ikisini de parçalara ayırmak istiyordum. İçerden sesler geldiğini duyduğumda endişeyle etrafa baktım. Hala uçmadığım için bu dağdan inebilmem mümkün değildi. Sesler daha da yaklaştığınıda korkuyla etrafa baktım. Biraz ileride başka bir mağara vardı. Oraya gitmekten başka çarem yoktu. Hızlıca mağaraya doğru yürüyüp içeri girdim. İçerisi fazla karanlıkta çok kötü kokuyordu. Kokuya dayanmaya çalışarak ilerlemeye devam ettim. Sesler kesildiğinde rahat bir nefes aldım. Şimdilik bir süre daha burda kalmaya karar verdim. Hemen burdan çıkmaya kalkarsam beni yakalayabilirlerdi. Biraz ileride hafif bir ışık gördüğümde sessizce oraya doğru ilerlemeye başladım. Attığım her adımda içimdeki korku büyüyordu. Sonunda tıpkı Bruce'u kapattıkları gibi bir zindanın önüne geldim. İçerdi arkası dönük oturan bir erkek vardı.Onunla konuşmak istedim ama tereddüt edip geri döndüm. Kendimi rahatsız hissetmeye başladım. Gitmekten vazgeçip onunla konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Tutsağı(Askıya Alındı)
FantasySuçsuz olduğu halde kilit altına alınan cehennemin efendisi ve sıradan bir hayatı olan Alexis'in kesişen yolları... Bu acı, aşk, romantizm ve sırlarla dolu hikayede sen de bize katıl. Başlangıç: 06.06.2020