Yalanlar

30 16 29
                                    

Korkuyordum deli gibi korkuyordum. Ben neye bulaşmıştım böyle. Burdan bir an önce kaçıp kurtulmak istiyordum. Olduğum yerden yavaşca doğrulup ayağa kalktım. Artık odanın içi aydınlıkti ve şimdi kehribar gözlerin sahibini görebiliyordum.  Gecenin karanlığına inat siyah renk saçları,karanlığa inat parlayan kehribar rengi gözleri,yapılı vücudu  ve kusursuz yüz hatlarıyla eşsiz bir güzelliğe sahipti. Bu kadar yakışıklı olaması diğer bütün erkeklere haksızlıktı. Kendimi kaybetmiş gibi ona bakmaya devam ediyordum. İşte şimdi cehennemin efendisi ile karşı karşıyaydım. Cehennemin efendisi David ve James'e döndü.

"Getirin onu"

Verdiği emrin ardından David ve James üzerime doğru gelmeye başladılar. Onlar bana yaklaştıkça korkum daha da artıyordu ama korkmamam gerekirdi. Sonuçta bana yaklaşan kişi sevdiğim adamdı. İkisi yanıma geldiklerinde kolumu sıkıca tutmaya başladılar. Bir an için unutmuş olduğum bedenimdeki acıları yeniden hissetmeye başladım. David ve James beni sürükleyerek götürüyorlardı. Vücudumdaki acı yüzünden çığlık atıyordum ama onlar beni bırakmak yerine kolumu daha çok sıkıyorlardı.

"Neler oluyor David bırak beni. Ben geri dönmek istiyorum."

Söylediklerimden sonra beni sürüklemeyi bıraktı ve yüzüme bakıp sırıtmaya başladı. Bu gülüşü mide bulandıran cinstendi.

"Geri dönmek mi? Sen tam bir aptalsın Alexis Clark."

"Ne saçmalıyorsun David? Bırak beni."

"Her şey bir yalandan ibaretti ve sen de bu yalana kandın. Ne sandın sana gerçekten aşık olduğumu falan mı? Hayır sana asla aşık olmadım. Hepsi Bruce'u kurtarmak için oynadığımız. Amacım güvenini kazanıp seni buraya gelmek için ikna etmekti ve bunu da başardım."

Gerçekler yüzümü sert bir tokat gibi çarptı. Gerçek olduğunu düşündüğüm her şey bir yalandan ibaretti. Göz yaşlarımın akmasına engel olamadım. Kendimi boşlukta hissediyordum. İhanete uğramıştım. Hem de en çok sevdiğim kişi tarafından. İçimde tarif edilmez bir acı vardı. Gözümden düşen her damlanın bedenimi yaktığını hissediyordum.  Gerçekten de tam bir aptalım. Caster ve Andrew'i dinlemek yerine ona inandığım ve onunla buraya geldiğim için tam bir aptalım. Oysa onlar beni uyarmak istemişlerdi. David'in beni kandırdığını söylemişlerdi ama ben onları dinlemedim. David'e olan aşkım yüzünden gerçekleri göremedim. Bir hata yapmıştım ama ona karşı asla yenilemem. İçimdeki öfkeyi yüzüme yansıtarak David'e bakmaya başladım.

"Amacına ulaştı  öyle değil mi? Şimdi bırak da gideyim."

"Sen düşündüğümden de aptalsın. Ne sanıyorsun seni göndereceğimizi mi? Bu asla olmıycak. Hem diyelim ki bir şekilde dönmeyi başardın. O zaman kimse seni tanımıycak. O geçitten geçtiğin an dünyadaki varlığın silindi. Yani sen sonsuza kadar burda kalmaya mecbursun."

Bir kez daha yalanlarla üzeri örtülmüş olan gerçekler gün yüzüne çıktı ve bana sert bir tokat attı. Buraya gelmeyi asla kabul etmemeliydim. Bu benim hayatımın en büyük hatasıydı ve ben bu hatamın bedelini sevdiklerimle ödemek zorunda kalmıştım. Değer verdiğim herkesi kaybetmiştim. Onlar artık benim için bir anından ibaret olacaklardı ve bu canımı çok yakıyordu ama en önemlisi ben onlar için hiç var olmamış olucaktım. Alevlerin içinde yanıyor gibi hissediyorum. Herşeyimi kaybettim. Güvenimi, sevdiklerimi beni sevenleri. Artık yaşayan bir ölüden farksızım.İsminin Bruce olduğunu öğrendiğim cehennemin efendisi konuşmaya başladı.

"Bence ona yeterince açıklama yaptın. Hadi artık geri dönelim."

Onun sözlerinden sonra David ve James yeniden kolumdan tutup beni sürüklemeye başladılar. Odadan çıktığımızda o iki asker ve büyücü olduğunu düşündüğüm kız da bizimle beraber yürümeye başladı.  Mağaradan dışarı çıktığımızda derin bir nefes alıp kendime geldim. Belki sevdiklerim için hiç var olmamış olucaktım ama yeniden var olabilirim. David'in dediği gibi dünyaya dönsem bile hiç kimse beni tanımıycaktı. Yani bu lanet olası yere geldiğim gibi burdan gidebilirim de. Bunu başarmak için herşeyi yapmaya karar verdim. Sadece onların beni buraya getirmek için güvenimi kazandıkları gibi ben de burdan gitmek için onların güvenlerini kazanıcam ve buna da cehennemin efendisinden başlıycam. Belki bir süre burda kalmam gerekicek ama sonunda kazanan ben olucam. Sevdiklerim için güçlü olucam ve onlar için savaşıcam. Ormanda uzunca bir süre yürüdükten sonra sonunda şeytanların yaşadığı yere ulaştık. Burda bir çok ev ve dükkan var. Pazar olduğunu düşündüğüm yerden ilerlemeye devam ettik. Etrafımızdaki bütün şeytanlar bize şaşkınlıkla bakıyorlardı. Sanırım cehennemin efendisinin uzun bir süreden sonra geri dönmüş olması herkesi hayrete düşürmüştü. Şaşkınlığını üzerinden atabilen şeytanlar cehennemin efendisine saygı gösterisinde bulunuyorlardı. Uzun bir süre daha yürüdükten sonra bir saray büyüklüğünde ama saray olamıycak kadar sade ve koyu renklerin  hakim olduğu bir binanın önüne geldik. Sanırım burası cehennemin efendisinin evi ya da sarayı olmalıydı. Kapının önünde duran iki muhafız Bruce'u gördüklerine çok şaşırmışlardı diğer herkes gibi. Bruce iki muhafıza emir verdi.

Cehennem Tutsağı(Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin