Kan Yemini

37 15 3
                                    

Jason

Alice gözlerimin önünde kanlar içinde yatıyordu. Olduğum yerde donakalmıştım. Gördüğüm manzara daha yeni sevmeyi öğrenen kalbimi yakıp küle çevirdi. Gerçeği kabullenemiyordum. Bu korkunç bir kabus olmalıydı. Gözümü bile kırpmadan bir çok kişiyi öldürmüştüm. Bir çok kez kana bulanmıştı ellerim. Ölüm ve öldürmek benim için sıradan bir şey hâline gelmişti ama ilk defa bu gün ölüm beni çok korkutuyordu. Hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum. Alice'in üzerinde ki kanlar beni yakıyordu.  Ağlamak istiyordum. İçim çıkana kadar ağlamak istiyordum ama ağlamaktan aciz olan gözlerim bunu yapamıyordu. Sevdiğim kadın gözlerimin önünde ölüyordu ama ben hiç birşey yapamıyordum. Gözlerimin önünde ki gerçeği bir türlü kabul edemiyordum. Kulağıma Alexis'in  acı dolu çığlığı doldu.

"Jason ne bekliyorsun? Buraya gel. Onu bir an önce saraya götürmek zorundayız."

Alice'in yanına gitmek istiyordum ama bedenim bir türlü hareket etmiyordu. Sonunda gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Kabullenmek istemiyordum ama bu gerçekti. Alice'in yüzü giderek soluklaşıyordu. Zorla harakete geçen bedenim kendini Alice'in yanında buldu. Onu kollarımın arasına alıp saraya doğru uçmaya başladım. Alexis de peşimizden koşuyordu. Alice'in kanıyla boyanan elimi gördüğümde kendime lanet ettim.  Başaramamıştım. Sevdiğim kadını koruyamamıştım. Giderek soluklaşan yüzü beni mahvediyordu. Yok olduğumu hissediyordum. Beni var eden kadının kollarımın arasında ölüyor olduğu gerçeği beni yok ediyordu. Sonunda saraya ulaştığımızda Alexis'i takip etmeye başladık.

Alexis

Aklıma gelen fikirle sönen umut ışıklarım yeniden yanmaya başladı. Alice'in ölmesine asla izin veremezdim. Beni kurtarmak için kendi hayatını feda etmişti. O bunu yapmışken ben onun gözlerimin önünde ölmesine izin veremezdim. Beth'in büyü yaptığı odanın önüne geldiğimizde hızlıca kapıyı açıp içeri girdim. Bizi gören Beth şaşkına dönmüştü. Ona aldırmayarak Jason'a döndüm.

"San merak etme tamam mı? Ona bir şey olamayacak. Onu şu platformun üzerine yatır. Ben hemen geliyorum."

Jason beni göz yaşları içinde onaylayıp Alice'i platforma yatırdı. Jason'ı ilk defa böyle ağlarken görüyordum. Göz yaşlarımı silip koşarak odadan çıktım ve kütüphaneye yöneldim. Elimle kapıyı açıyım ve içeri girdim. Odanın kapısını açan kitabı çektim ve odanın içine daldım. Platforma koşup üzerinde ki hançeri aldım ve koşarak  Beth'in odasına döndüm. Elimde ki hançeri görmesiyle Beth'in gözleri kocaman açıldı.

"Sen düşündüğüm şeyi yapmayacaksın öyle değil mi?"

"Düşündüğün şeyi yapacağım."

"Sen deilrdin mi?Bunu yapamazsın?"

"Yaparım. Yapmak zorundayım. Onun ölmesine izin veremem."

"Bunu yaparsan ölürsün. Cehennemin efedisi olabilirsin ama sen ne bir melek ne de bir şeytansı."

Öğrendiğim gerçek beni şok etse de kararım değişmemişti. Bunu kendi canım pahasına olsa bile yapacaktım. Odadan bir kase aldım ve Alice'in yanına gittim. Jason başını onun göğsüne yaslamış ağlıyordu. Gördüklerim kalbimi parçaladı. Jason Alice'i çok seviyor. Onların yaşamak için birbirlerine ihtiyaçları var. Onların ayrılmasına izin veremezdim. Zaten benim hayatımın pek bir önemi de yok. Sevdiklerim beni tamamen unuttu. Sevdiğim adam için yaşıyordum ama o da beni sevmiyor. Bu durumda ölmem hiç bir anlam ifade etmez. En azından ölerek Alice'i kurtarabilirdim. Elimi Jason'ın omzuna koydum.

"Merak etme Jason. Onu kurtaracağım. Şimdi lütfen biraz geride dur."

Jason kenara çekildiğinde ölüm yeminini gerçekleştirmek için hançerle bileğimi kestim. Keskin hançer canımı çok fazla yakmıştı. Bileğimden akan kanla elimde ki kaseyi doldurdum. Elimde ki hançeri bir kenara bırakıp Alice'in kalbinde ki hançeri çıkarıp attım. Kasedeki kanı Alice'in ağzına götürdüm ve içmesini sağladım. Kanı içtiğinden emin olduktan sonra söylemem gerekenleri yüksek sesle söylemeye başladım.

Cehennem Tutsağı(Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin