"Tamam, kurallar basit. Üçlük yok, her basket iki sayı. Faul serbest ama sert olmayacağız merak etme. Zaten Asrın sana kıyamaz. Bu maçı almalıyız yenge. Turnikeleri iyidir bunun, blok da ondan sorulur aman diyeyim dikkat et."
Kenan kolunu omzuma atmış kendince bana taktikler verirken Asrın alev almış gözleriyle bize bakıyordu.
"Lan kıracağım elini kolunu şimdi! Hadi, NBA'de oynamıyoruz başlatma taktiğine!" dedi sonunda dayanamayarak. Ben bu haline güldüğümde kaşları iyice çatıldı. Komikti bence.
Nihayet maça başladığımızda atışmaları son bulmuş, kozlarını oyunda kullanmaya başlamışlardı. Asrın, gerçekten de aşırı iyiydi ama ben de fena sayılmazdım. Aldığım tüm sayılardan sonra beş karış açık kalan ağızlarını görmek beni mutlu ediyordu. Benden böyle bir performans beklemedikleri kesindi. Beni iyiden iyiye beceriksiz sanmalarına da bir parça bozulmuştum hani..
Kenan attığım her sayıdan sonra ya beşlik çakıyor ya da sarılıyordu bana. Gerçekten vasat bir basketçiydi. Asrın'la ikimiz takım olsak, muhtemelen bu bir maç olmazdı. On sayı öndeydik ki; bu tamamen benim sayemdeydi.
Uzaklardan bir basket daha attığımda terlemeye başlamıştım. Hırkamı çıkarıp yeniden belime bağladım. Asrın kusura bakmasındı artık. Buhar olup uçacaktım yahu!
"Kaçta bitiyor?" dedim ellerimi dizlerime yaslayıp eğilerek.
"Yoruldun mu?" dedi Asrın.
"Biraz. Akşama enerjim kalmayacak." dedim nefes nefese. Neyse ki bugün yediğim tüm simitlerin yok olup gittiğinden emindim.
"Çok iyi oynuyorsun, neredeyse profesyonel olduğunu söyleyebilirim."
"Harbiden yenge mükemmeldin. İlk kez Asrın'ı yeniyorum." dedi sanki kendi başarısıymış gibi.
"Kenan üzgünüm ama sen olmasan fark çok daha büyük olurdu." dedim dürüstlükle. Umarım kalbi kırılmazdı.
"Demek öyle Yıldız Hanım. Peki, meydan okumanızı kabul ediyorum. Bir gün teke tek yapalım o zaman bunu?" dedi Asrın sorarcasına.
"Meydan okumamıştım aslında ama olur. Finallerden sonra hesaplaşalım." dedim gülümseyerek.
Maçı burada bitirmeye karar verdikten sonra sahadan çıktık. Asrın beklemediğim bir şekilde koşarak beni kucaklayıp havuza atladığında şok içindeydim! Benimle birlikte! Havuza!
Sıcaktan yanmak üzere olan bedenim suyun soğukluğuyla irkilirken onun omuzlarına tutunup kendimi yukarı çektim.
"Sen delirdin mi?" diye sordum sinirle. Yuttuğum suyun haddi hesabı yoktu. Üstelik sırılsıklam olmuştum!
"Biraz sıcaklamış görünüyordun." dedi yine belimi kavrayarak.
"Evet ama bunun için beni havuza atman gerekmiyordu." dedim sitemle.
"Bence şu an mutlusun." dediğinde elimi yüzüne koyup yanağını biraz okşadım.
"Beni mutlu etmek için herhangi bir eyleme ihtiyacın yok. Senin yanında olduğum her an zaten öyleyim." dedim, ilk kez içimdeki sesi doğrudan dışarı vurarak. Asrın, uzun uzun baktı gözlerime. Sanki ardındaki gerçekliği arıyordu.. Sonra duymayı beklemediğim o iki kelimeyi döktü dudaklarından.
"Seni seviyorum."
Alnını alnıma yaslayıp beni kendine iyice yaklaştırdığında bacaklarımı beline dolayıp başımı boynuna gömerek ona sarıldım. Beni sevdiğini zaten biliyordum ama bunu duymak.. Sevginin bir karşılığı olduğunu bilmek ve bunu doyasıya hissetmek eşsizdi. Delisi olduğum kelebekler bile bu anın hissettirdiklerinin yanında bir hiç kalırdı. Üstelik Asrın hayatıma girdiği günden beri onlar hep içimde bir yerlerde uçuşuyordu ve ben bu hisse çoktan alışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Yıldızı
Romance"Bilseydin de bir şey değişmeyecekti!" dediğimde ikimiz de sustuk. Yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. Kokusunu içime çekersem çok daha fazlasını isteyecekti arsız kalbim, biliyordum. "Senden.." dedim ve sustum yeniden. Amacım ondan nefret ettiğim...