Saatlerce evin planı için çalışmıştık. Asrın'ın istediği pek çok detay vardı. Bana kalsa iki odalı tek katlı bir ev her şeye yeterdi ama o; en az iki katlı bir sürü odalı, havuzlu, geniş mutfaklı, tabi ki basketbol sahalı, garajlı bir ev istiyordu. Kendi evini bu araziye taşımak daha mantıklı ve kolay olurdu bence.
"Ben çok yoruldum, birer kahve içtikten sonra devam edelim mi?" dedi sonunda. Yorulmamak mümkün müydü sanki? İnsanların canı çıkmıştı saatlerdir. Ayrıca açlıktan da ölmek üzereydim ben. Neden kimse acıkmamıştı ki?
"Kahve iyi fikir ama bence başka bir zaman devam edelim. İnsanlar perişan oldu." dedim Neslihan Hanım'la Sezer Bey'i göstererek.
"Olur mu, bu bizim işimiz. Devam edebiliriz." dedi Neslihan.
"Nesli, bence de biraz ara iyi olur." dedi Sezer arkasına yaslanıp.
"Yarından sonra devam edelim öyleyse. Yarın kısa bir uçuşum var, bir süre Ankara'da olamayacağım." dedi Asrın.
"Tabi, siz nasıl isterseniz. Biz Sezer'le proje üzerinde çalışır isteklerinize uygun bir taslak çıkarırız. Size yalnızca değiştirmek ya da eklemek istediklerinizi söylemek kalır. Böylece fazla yorulmazsınız."
Asrın'a söz hakkı tanımadan, Neslihan'ın bu harika teklifine balıklama atlayıp kabul ettim. Herkes rahat bir nefes almıştı eminim. Masal'la vedalaşıp şirketten ayrıldıktan sonra yemek için bir restorana geldik. Menüyü hızla inceleyip bir şeyler sipariş ettik ama umarım bir an evvel gelirdi.. Yani ben açlıktan ölmeden evvel..
"Kocaman evde birbirimizi nasıl bulacağız?" dedim tüm samimiyetimle. Yüzüm düşmüştü..
"Şaka yapıyor olmalısın Yıldız. Asıl senin düşündüğün o küçücük eve nasıl sığayacağız? Çocuklar nerede yatacak? Nerede giyineceğiz, nerede yemek yiyeceğiz, Linda'yı aramıza alıp mı yatıracağız?"
"Sanki tek göz odada yaşayalım dedim. Mis gibi iki oda neyimize yetmiyor? Hadi üç olsun. Birer tane çocuklara bir tane de bize işte. Mutfak ve salon da olacak elbette, bu kadar basit."
"İki çocuk mu olacak?"
"Asrın nereden bileyim Allah aşkına, lafın gelişi söyledim."
"Nerede giyineceğiz?"
"Odamızda giyineceğiz lordum, normal insanlar gibi?"
"Linda nerede kalacak?"
"Kalmayacak."
"Ne demek kalmayacak, onu bırakamam."
"Tamam, ona da bir oda yaparız."
"Dört oda bize mümkün değil yetmez. Çocuklar birbirine girer. Ayrıca giyinme odası şart bize. O küçücük dolaplara nasıl sığayacağız?"
"Of.. Tamam sevgilim. Şato yapalım. Yüz odalı olsun."
"Bana uyar."
"Asrın!"
"Yahu tamam, bak çok güzel olacak evimiz. Güven bana. Ayrıca koskoca dünyada bulmuşum, evde mi kaybedeceğim seni?"
"Senin evi mi taşısak buraya? Daha kolay olur. Aynısını istiyorsun sanki, uğraştırma insanları, evi gezdir çizsinler işte."
"İçine karışmayacağım söz. Nasıl istersen öyle döşersin. Sezer Bey'le halledersiniz."
"Peki tamam ama bir iki şartım var."
"Söyle bakalım."
"Yatak odasının pencereleri bahçeme baksın istiyorum, bir de o mükemmel tavandan olsun.." Asrın masanın üzerindeki elimi tutup bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Yıldızı
Romance"Bilseydin de bir şey değişmeyecekti!" dediğimde ikimiz de sustuk. Yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. Kokusunu içime çekersem çok daha fazlasını isteyecekti arsız kalbim, biliyordum. "Senden.." dedim ve sustum yeniden. Amacım ondan nefret ettiğim...