İnsan bazen kaybolmayı diliyor hayatta. Bambaşka diyarlara gitmeyi, orada sonsuza dek kalmayı.. Diyor ki hiç dert etmesem parayı pulu, insanları.. Yalnızca kendimi düşünsem.. Varsın bencil desinler, yeter ki huzuru bulayım.. Ama asla olamıyor tabi. Tıpkı bana olamadığı gibi..
Mezuniyetim gelip çattığında annem ve babam soluğu yanımda almışlardı. Tabi Zehra'nın da ailesi gelmişti ve bizim küçücük evimize sığamamıştık. Asrın Beyler bizi evlerinde ağırlama teklifini sununca babam biraz düşünse de annem hemen kabul etmişti.
"Alt tarafı iki gün kalacağız Mustafa." dedi bahane olarak da.. Evin her köşesini gezeceğinden adım kadar emindim. Didik didik edecek ve her detaya özenle imrenecekti.
Eve gelir gelmez Linda bizi kapıda karşıladı. Annemlerin ufak valizlerini alıp, onlara odalarını gösterdikten sonra benim odam olduğunu tahmin ettiğim odaya geçtik. Pencereden baktığımda babam ve Asrın bahçede laflıyorlardı ve bu inanılmaz hoşuma gitmişti.
"Benim odam hemen yan tarafta Yıldız Hanım, bir ihtiyacınız olursa çekinmeden gelebilirsiniz."
"Teşekkür ederim Linda."
Linda odadan ayrılırken kendimi yatağa bırakıp bir süre tavanı izledim. Keşke Asrın'ın odasındaki eser her yerde olsaydı diye de düşünmeden edememiştim. Sonra aklıma sebepsizce abim ve Senem düştü. O kötü akşamdan beri onları ne görmüş ne de onlardan bir haber almıştım. Senem, mezuniyeti mümkün değil kaçırmazdı.. Bu da onları kesinlikle göreceğim anlamına geliyordu.
Üzerimi değiştirip bahçeye, babamların yanına indim. Linda anneme evi gezdirmekle meşgul olduğu için kahveler bendendi bugün.
"Buyurun efendim, az şekerli." dedim babama gülümseyerek. O da aynı gülümsemeyle bardağını aldığında bu kez hiçbir şey söylemeden Asrın'a döndüm.
"Bu da sizin, Liberica seçtim." dedim keyifle.
"O ne öyle ecnebi şeyleri içiyorsunuz? Türk Kahvesi'nin suyu mu çıktı?" dedi babam keyifle kahvesini yudumlarken.
"Onların da kendine göre güzellikleri var babacığım." dedim otururken.
"Madem o kadar güzel, kendine neden yapmadın?" diye sordu bu kez de.
"Bilmem, içesim gelmedi."
"Linda, bakar mısın?" dedi Asrın içeri doğru.
"Anneme evi gezdiriyor, bir şey mi isteyecektin? Ben getireyim." dedim ayağa kalkıp.
"Sen otur güzelim, ben alırım." dedi Asrın ayaklanırken. Babam duymazdan gelip etrafı izlemeye başlayınca gülmemi bastırmaya çalıştım. Asrın içeri gider gitmez, babam bardağını masaya bırakıp bana döndü.
"Ağabeyin sana gelmiş, onu evden kovmuşsun.." dedi. Yargılar ya da sorgular gibi değildi.
"Evet.. Baba, Senem pek iyi biri değil.. Rica ediyorum anlatmamı isteme ama bana da pek çok kötülük yaptı. Onu evimde görmek, isteyeceğim son şey bile değil. Üstelik yerimiz de yoktu.."
"Zaten kızın adını duyduğun o gün bir tuhaflık olduğunu anlamıştım. Asrın'la mı ilgili aranızdaki mesele?"
"O da var.."
"Yıldız, burnuma hiç hoş kokular gelmiyor kızım."
"Lütfen sorma baba.."
"Peki madem, şimdilik susuyorum.. Ama söyle bakalım; merak etmiyor musun ağabeyin ne yapıyor, yeğenin iyi mi?"
"Umarım hepsi iyidir." dedim omuz silkip.
"İnanmayacaksın ama Selim bir iş bulup çalışmaya başladı. Senem kızım da-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Yıldızı
Romance"Bilseydin de bir şey değişmeyecekti!" dediğimde ikimiz de sustuk. Yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. Kokusunu içime çekersem çok daha fazlasını isteyecekti arsız kalbim, biliyordum. "Senden.." dedim ve sustum yeniden. Amacım ondan nefret ettiğim...