Eve dönüş yolunda Asrın'ın kıyafetleri içinde kendimi hiç olmadığım kadar rahat hissediyordum. Ama çözümlenmemiş bir konumuz vardı hâlâ ve ben onun bu konuda rahat duracağından emin olmalıydım.
"Mete'ye bir zarar vermeyeceksin, değil mi?"
"Sana bunu yapan elini kırdıktan sonra mı? Hayır, bir zarar vermeyeceğim."
"Ömer!"
"Böyle bir şeye sessiz kalamam Yıldız."
"Elini kırmak da biraz abartı sanki? İyi bir abi ol ve kardeşinle konuş. Ama öncesinde Ozan'la görüşmen daha iyi olur. Durumu sana anlatmasını sağla, yoksa Mete nereden öğrendiğini sorgulayabilir."
"Sen yalan söyleyemiyorsun diye herkes öyle olacak değil güzelim, biliyorsun değil mi?"
"İyi bir yalancı olduğunu mu söylemek istiyorsun?"
"Söz konusu sen olduğunda, her şeyin en iyisi olurum demek istiyorum."
"Sadece konuşacaksın."
"Sadece konuşacağım.
"Neden sana inanmıyorum?"
"Ben de kendimden çok emin değilim."
"Ömer lütfen.."
"Merak etme, çok iyi bir abi olacağım."
"Umarım.. Beni burada indirir misin? Ozan gitmediyse sorun olmasın."
Asrın sözümü dinleyip sağa çekip durunca kemerimi çözdüm. Üzerimdekileri hatırlayınca gözlerimi kapatıp içimden kendime bir küfür savurdum.
"Bugünü ne zaman tekrarlarız?"
"Fazla alışmasan iyi edersin, vizelere hazırlanmak zorundayım. Sonrası da finaller ve yaz tatili, biliyorsun. Şimdi gitmeliyim. Akşam çıkmamam için beni oyalıyormuşsun gibi hissediyorum." dedim dürüstlük ve şüpheyle. Asrın haince gülerek bunu kabul etmiş oldu.
"Çok mu belli ettim?"
"Hoşça kal Asrın." Ben kapıyı açıp inerken o hâlâ gülümsüyordu.
Zehra'yı arayıp evdeki son durumu öğrendim. Ozan'ın gittiğini söylediğinde rahatlıkla eve girdim. Canım arkadaşım bir yüzüme bir de üzerimdekilere bakıp kolumdan tuttuğu gibi odasına çekti beni. Olan biten her şeyi ona anlattıktan sonra bir an düşüncelere daldı. Elimi tutup ciddiyetle gözlerimin içine baktığında söyleyeceklerinden korktum..
"Yıldız.. Bu iş nereye gidiyor? Bazı hareketlerine sinir olsam da Senem bizim arkadaşımız, bunu unutma olur mu? Asrın'a olan hislerinin, içindeki Yıldız'ı değiştirmesine izin verme. Mutluluğunu görebiliyorum ama değişiyorsun ve bu beni çok korkutuyor.. Bu kadar yükselip bir anda yere çakılmanı izlemek istemiyorum. Onu tanımıyoruz, hem de hiç.. Tam anlamıyla hiç. İşin özü ikinci bir Ömer vakası yaşayıp bunun da hayatını mahvetmesini istemiyorum canımın içi. Buna izin vermem, anlıyorsun beni değil mi?"
O kadar haklıydı ki ağzımı açıp tek kelime edemedim. Başımı olumlu anlamda sallamakla yetindim yalnızca.
"Bunları bir düşün olur mu?"
Zehra yanağıma küçük bir öpücük bırakıp dışarı çıktığında derin bir nefes alıp pencereye yaklaştım. Sahiden de bu ben değildim. Senem'e fenalık ediyordum ben.. Sonra Mete'ye.. Ne kadar kötülük yapmış olursa olsun bir yıldır pek çok şey paylaşmıştık birbirimizle. Bu yaptığımızı ikisi de hak etmiyordu. İnsanların mutsuzluğu üzerine mutluluk inşa ediyorduk biz. İhanet ediyorduk onlara..
Bir insan kaç kez âşık olurdu? Kaç kez sever, kaç kez aldatılırdı? Kaç kez kendine tamamen yabancı birini evi yapabilirdi? Kaç kez ihanet ederdi hayatındaki insanlara? Kaç pişmanlık sığdırabilirdi ömrüne? Kaç hayat yaşayabilirdi? Kaç kez kavuşurdu huzura? Ölene dek kaç kez ağlardı bir insan ya da gerçekten ölene dek kaç kez ölebilirdi? Bir insanın kaç evi olurdu, hangisi gerçek olandı? Kaç kez yüreği kuş olup uçardı? Kaç kez, nelerden vazgeçerdi? Kaç karar verir, kaçını uygulardı? Kaç kez mutlu olurdu ve en önemlisi kaç kez üzülürdü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Yıldızı
Romance"Bilseydin de bir şey değişmeyecekti!" dediğimde ikimiz de sustuk. Yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. Kokusunu içime çekersem çok daha fazlasını isteyecekti arsız kalbim, biliyordum. "Senden.." dedim ve sustum yeniden. Amacım ondan nefret ettiğim...