Ailemden hiç kimseyle konuşmadığım neredeyse bir yıl geride kalmıştı ve ben kendi ayaklarımın üzerinde duran bir kadın olmayı başarmıştım. Kliniğimizin açılışıyla Ankara'da kısa zamanda en çok tercih edilenler arasındaki yerimizi almıştık. Randevularımız günden güne artmış, bizi yormaya bile başlamıştı. Tanınmamızda Özgür'ün amcasının da payı vardı elbette ama en büyük pay bizim başarımızdı..
Zehra'yla küçük evimizde yaşamaya devam ediyorduk. Ömer, kliniğin giriş katını kiralamış ve eczane açmıştı. Buna en çok sevinen tabi ki Zehra'ydı.. Onun da yüzündeki yaralar toparlanmaya başlamıştı ve buna alışmıştı.
Zehra'nın ailesinden aldığımız haberlere göre Senem doğum yapmıştı ve bebek gerçekten de abimdendi.. Babam ve annemin çok mutlu olduklarını duymak da yüzüme inmiş başka bir tokattı.
Hatırlanmıyor ve önemsenmiyordum.
Tüm bunlara rağmen güzel şeyler de oluyordu hayatımda.. Linda ve Kenan hızlı bir evlenme kararı alıp önümüze geçmişti mesela. Asrın, beni yalnız bırakmamak için, uçuşlarını başarabildiği kadar yurt içi tutmaya çalışıyor ve eskisinden daha fazla yanımda oluyordu.
Ve evimiz.. Hayal edemeyeceğim kadar güzel gidiyordu.. Acelemiz olmadığı için her detayı uzunca düşünüyor ve içimize sinmeyen hiçbir şeyi yapmıyorduk.. Linda'ya ayırdığımız oda için hüzünlenen sevgilime bir müjde Kenan'dan gelmişti.. Evimizin yakınlarında bir arsa da o almış ve bize komşu olacaklarını söylemişti.. Ömer ve Zehra'ya da yakınlarda bir ev bulduk mu kimse mutluluğumuzun önüne geçemezdi eminim..
Şimdiyse klinikten çıkmış, yoğun geçen günün üzerine Zehra ve Linda'yla nikâh için alışverişe gelmiştik..
"Bu mağazaya girelim, harika parçalar var." dedi Zehra.
İçeri girip gözümüze çarpan birkaç elbiseyi denedikten sonra çıkıp başka başka mağazaları dolaştık. Benim ayaklarıma kara sular inerken Zehra ve Linda hâlâ dinçti.
"Benden bu kadar." dedim kendimi önünden geçtiğimiz kafenin sandalyesine bırakıp.
"Yorgunsunuz değil mi? Hiç düşünemedim Yıldız Hanım, lütfen kusura bakmayın." dedi Linda.
"Linda, daha kaç kez söyleyeceğim, hanım değil, Yıldız.."
"Af edersiniz."
"Ay şiştim. Bu ne resmiyet yahu? Af edersinizmiş, hanımının yorgunluğunu düşünememişmiş. Sen gelinsin, gelin. Bu sana ayak uyduracak tabi, ayakları patlayana kadar gezecek arkanda." dedi Zehra.
"Olur mu öyle şey Zehra?" dedi Linda şaşkınlıkla.
"Bana bir sufle ısmarlamazsanız şuradan şuraya gitmem." dedim arkama yaslanıp.
Birer sufle ve kahve siparişi verdikten sonra denediğimiz elbiseleri bir kez daha yorumladık. Bana ne kadar anlamsız gelse de Linda'nın hevesini kırmak istemiyordum. Denediği hiçbir elbiseyi beğenmemişti. Arkadaşlar arasında sade bir nikâh da olsa güzel görünmek istiyordu haklı olarak.
"Bence şu efsaneydi." dedi Zehra telefonu uzatıp.
"Sırtı çok açık değil mi?" dedim kendime engel olamayarak.
"Ne güzel işte çok ateşli, sen buna bakma. Bıraksan beyaz eşofmanla evlenir." dedi Zehra.
"Seni de göreceğiz." dedim sitemle.
"İnşallah.. Ben de daha teklif bile yok. Sizin arsalar satılmasa bari. Gerçi bizim gücümüz yetmez oralara."
"Öğrenci kafasından çıkamamışsın sen hâlâ. Allah'a şükür ikiniz de iyi kazanıyorsunuz. Ama her şeyin başındasınız daha, biraz birikim yapar alırsınız. Hep birlikte yaşarız, ne kadar mükemmel olur." dedim neşeyle. Hayali bile çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asrın Yıldızı
Romantizm"Bilseydin de bir şey değişmeyecekti!" dediğimde ikimiz de sustuk. Yüzüme yaklaştığında nefesimi tuttum. Kokusunu içime çekersem çok daha fazlasını isteyecekti arsız kalbim, biliyordum. "Senden.." dedim ve sustum yeniden. Amacım ondan nefret ettiğim...