🔱
'Umut belki de gelecek sayfadadır.
Kapatma kitabı.'
-Edmond Jabes-
🔱Tarih bırakmak için güzel bir yer sanırım burası. Keyifli okumalar...
17 Mayıs 04:50
Tüm hazırlığını tamamlamış olan tim şafak operasyonu için ejderlerde yerini almış ve yola koyulmuşken aralarında biri vardı ki bedeni orada olsa da ruhu o araçta değil gibiydi.
O birinin aklı ve kalbi bambaşka yerlerdeyken elindeki silahtaydı dalgın bakışları.
Bunu fark eden yakın arkadaşı silahının dipçiğiyle dürttü bacağını.
"Şşt, aşık mısın lan? Operasyon arifesi ne bu leyla haller, kurşun mu çekti canın?"
Genç adamın cevabı sessiz bir iç çekiş olduğunda soruyu soran arkadaşı ciddileşti. Sesi de bir miktar yükseldi. "Lan ciddi misin sen?!"
Yükselen ses tonu ve konuşulan konu diğerlerinin dikkatinin de tamamen onlara yönelmesine neden oldu.
Onlara da eğlence çıkmıştı. Yol boyunca konuşacak konu bulmuşlardı.
İlk tepki timin en genç üyesinden geldi. "Ooo, yakışır benim abime..."
Bir diğer yakın arkadaşı karşısında oturduğu arkadaşının durgun yüzüne baktı sorarcasına. Aşk güzel şeydi. Mutlu olması gerekmez miydi?
"Oğlum niye canın sıkkın o zaman? Karşılık mı yok?"
Karşılık? Çok var sayılmazdı aslında fakat dalgınlığının sebebi değildi bu.
Elindeki silaha bakmaya devam ederken nihayet ağzını açıp konuştuğunda bakışları gibi sesi de durgundu. "Bugün doğum günü..."
Buna söyleyecek çok bir şeyleri yoktu maalesef.
Vatan için gittikleri operasyonlar çoğu zaman en yakınlarının ihtiyacı olduğu anda gerçekleşirdi. Kimi arkasında karnı burnunda karısını bırakırdı doğumuna yetişemezdi, kimi kundaktaki bebeğini bırakırdı ilk hecesine yetişemezdi, kimi de gözü yaşlı annesini bırakırdı hastalığına yetişemezdi.
"Dönüşte hediyeni alıp gidersin yanına abi, sıkma canını."
Hediyesi hazırdı çoktan. Şubeye gelmeden hemen önce bırakmıştı da ait olduğu yere. Canını sıkan o değildi.
Yine cevap vermedi.
Timin yakışıklısının gitgide daha çok ilgisini çekiyordu neredeyse kendisi kadar yakışıklı olan arkadaşının içinde olduğu durum. Yamuk bir gülücük kondurdu yüzüne. "Yengemiz güzel mi bari?"
Genç adam bu sorunun cevabını ciddi ciddi düşündü birkaç saniye.
Güzel miydi?
Güzel çok basit bir kelimeydi onu tanımlamak için.
Defalarca şahit olduğu yardımseverliğini, merhametini düşündü. Kendine özgü tavırlarını, sevecenliğini, herkese uzanan pamuk ellerini, cıvıl cıvıl gülüşünü düşündü. Sonra durdu, zaman verdi kendine ve biraz daha düşündü zor bela yakalayıp telefonuna sakladığı gülüşünü. Ondan sıra gelince gözlerini düşündü. Gülünce kısılan, güneşte parıl parıl parlayan bakmaya doyamadığı yeşillerini...
Çok güzeldi sevdiği.
Onu gördüğünden bu yana hiçbir yüz güzel değildi onun yüzünden.
Yine de söylemedi bunu onlara daha fazla muhabbet konusu olmamak için. Sustu.
O susunca durumun ciddiyetinin farkına vardı hemen yanında oturan abla bildiği kadın. Kendisinin uzun zaman önce geride bırakmak zorunda kaldığı güzel hislerdi bunlar. İnsana yaşadığını hissettirirdi. Yaşamak için bir gaye verirdi.
Buruk bir gülümsemeyle sordu genç adama.
"Adı ne?"
Kendi gibi adı da güzeldi sevdiğinin.
Engel olamadığı bir tebessüm dudaklarında can bulduğunda hiçbir şeyi, hiç kimseyi önemsemeden ilk defa özgürce dışa vurdu genç adam kalbinde açan çiçeğin adını.
"Adelya..."
🔱
Bir heyecan yayımladım uzun zamandır beynimin bir köşesini kemiren kurguyu.
Askeri ağırlıklı bir kurgu değil bu. Sıcak, samimi diyalogların yaşandığı bir mahalle kurgusu.
Umarım keyifle okur ve tüm hikâye boyunca yanımda olursunuz.
Ve ufak bir şey, kalemimi, kurgumu ya da ne bileyim bu hikâyeyle ilgili herhangi bir şeyi beğenirseniz bunu bana oy ve yorumlarınızla belli etmeyi unutmayın olur mu?
Seviyorum sizi, öpüyorum kocaman❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adelya
Teen FictionKalbim gümbür gümbür atıyor, göğsüm hızlı hızlı yükselip alçalıyorken nefes nefese geriye attım başımı. Kapıya yasladığım başımı ona yer açmak ister gibi sola eğdim, "Kızgınım sana." dedim kulağıma yabancı gelen arzulu bir sesle. Boynumdaki dudakla...