22. Bölüm 'İlk Kareler'

45.6K 3.3K 3.7K
                                    

🔱
'Eğer cesur değilsen samimi olamazsın.
Eğer cesur değilsen sevemezsin.
Eğer cesur değilsen güvenemezsin.
Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin.
O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler...'
- Osho -
🔱

Hande Mehan - Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın

🔱
Upuzun bir bölüm... Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar...

 Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Adelya?"

Elim çenemde, kapandı kapanacak olan gözlerimle bilgisayar ekranındaki yatak modellerine bakıyordum kapım tıklatıldığında.

Kapımın ardından babam tarafından ismim seslenildiğinde bir anda doğruldum yerimde.

Özellikle geniş olarak arattığım çift kişilik yatak araştırmamı babama asla açıklayamazdım.

Bilgisayarımdaki sekmeyi kapattığım gibi fotoğraf düzenleme uygulamalarımdan birini açtım, geriye yaslanarak baktım kapalı kapıya.

"Girebilirsin baba..."

Kapı yavaşça açıldığında Marş çıktı açılan aralıktan, babam girdi odaya.

Daha bir saat önce babama kahve yapıp odama çıktığımdan merakla baktım yılların ve yaşanmışlıkların iz bıraktığı yüzüne.

Bir eli cebinde, "Ne yapıyorsun?" diye sordu çalışma masama ve ekranı açık duran bilgisayarıma bakarak.

İyi ki kapatmıştım sekmeyi.

"Hiçbir şey," diye mırıldandım hafifçe bilgisayara kayan gözlerime engel olamayarak. "Öyle oyalanıyordum..."

Bir şey söylemedi babam. Odama her girdiğinde yaptığını yapıp çalışma masamın yaslı olduğu duvarı, makinem çalınmadan önce her ay en iyisi olduğunu düşünerek duvara yapıştırdığım fotoğrafları incelemeye başladı.

Onunla birlikte ben de baktım duvardaki fotoğraflara. Her biri birbirinden farklı olan, ayrı ayrı temaların işlendiği karelerin hepsi bir anıydı benim için. Hepsi bu kareler için zamanında ne denli büyük bir istek duyduğumu hatırlatıyordu bana. Zamanla ne kadar yol kat ettiğimi ve isteyerek çıktığım bu yolda hangi noktadan başlayıp hangi noktaya geldiğimi gösteriyordu.

Birbirine bastırdığım dudaklarımla hafiften tutulan boynumu ovarak kalktım sandalyemden, yatağıma oturdum.

Babam ise hâlâ çalışır durumda olmasına rağmen kullanmaya kıyamadığımız ve bu yüzden her daim masamda duran, sandıktan çıktığı anda hayatımın rotasını yeniden belirleyen makineyi eline alırken iç çekti.

Dudaklarında minicik bir gülümseme, "Bu makineyi sizi çekmek için almıştım zamanında." dedi dalgın bakışları kadar sesine de yerleşen özlemle. "O zamanlar şimdiki gibi kameralı telefon yok tabii bizde. Ayda yılda bir fotoğrafçıya gidip çektirirsek çektiriyoruz yoksa yok..."

AdelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin