🔱
'Özledim.
Söyleyeceklerim bu kadar, kısa ve derin.'
-Cemal Süreya-
🔱Kaan Boşnak - Barbar
🔱
Uzun bir aradan sonra buraya kızımızın gezi sürecinden güzel bir bölüm bırakıyorum güzeller. Oylarınız ve yorumlarınız benim için değerli, eksik etmeyin onları. Keyifli okumalar..."Adelya! Kameranı sabitle gel. Mola veriyoruz."
Bir gözüm vizörde, "Tamam hocam!" diye seslenerek yakalamaya çalıştığım açıya göre ayarladım tripodu.
Geriye çekildiğimde karavanın gölgesinde oturan diğerlerinin yanına geçtim. Şapkamı çıkardım. Terden alnıma yapışan saçlarımı kenara çekip öylece yere bıraktım kendimi. Termosumu aldığım gibi bir dikişte bitirdim içinde kalan soğuk meyve suyunu.
Hava. Çok. Sıcaktı...
Şapkasının önünü indirip tüm yüzünü güneşin dik açılarından saklayan, "Güneşe ateş ettikleri kadar varmış yalnız." derken yalnızca sesini duyabildiğimiz Kaan'ı onayladım başımla.
Vardı gerçekten de.
Temmuz ayının ortalarında olduğumuz şu günlerde Adana'da 32 dereceyi bulmuştu sıcaklık. Ve biz bu sıcağın altında çekim yapıyorduk saatlerdir. Denize yakın oluşumuz, esen rüzgâr bile bizi serinletmeye yetmiyor, yetemiyordu. Güneşin en dik açılarına maruz kaldığımız saatlerdeydik ne yazık ki.
Yere oturmuş, baygın bir yüzle karavana yaslanmıştı bir ayda cildinin tonu birkaç ton koyulaşan Şeyma. "Onu görebiliyorum, duyabiliyorum, koklayabiliyorum ama dokunamıyorum çok saçma!" diye sızlanırken de oldukça dramatikti. "Deniz orada bizi çağırıyor adeta. Duyuyor musunuz siz de bu çağrıyı?"
Burnumuza burnumuza gelen koku denizin varlığını bize unutturmamaya ant içmişken, dalgaların kıyıyı aşındıran sesleri kulaklarımızda silinmeyen bir melodiyken o çağrıyı duymamak ne mümkün!
Onu onaylamak üzereydik ki, "Önce iş arkadaşlar," diye minik bir hatırlatma yaparak karavandan indi Mine hoca. "Bu kadar geniş kapsamlı bir plan için süremiz yeterince kısıtlı olmasına rağmen şimdiye kadar fazlaca imtiyaz kullandık zaten. Karavan bize bazı çekimlerde zaman kazandırsa da plandan şaşmamamız gerekiyor."
Başlangıcı Bolu olan ve Marmara'yı takiben Ege ve Akdeniz bölgesinde ilerleyen 37 günlük gezimiz süresince geçtiğimiz tüm kıyı şehirlerinde ödül amaçlı ufak tatiller vermiştik kendimize. Kaan'ın ayarladığı karavan sayesinde otel derdinde olmaksızın gezebilmiş, spontane bir şekilde istediğimiz yere çadırımızı atarak alabileceğimiz en üst verimi almıştık gezdiğimiz tüm şehirlerden. Yine de uymamız gereken bir plan vardı ve söz konusu plana sadık kalmamamız halinde bu, yoğun geçen günlerin yorgunluğunu artırmaktan başka bir işe yaramazdı. En az Mine hoca kadar biz de farkındaydık bunun. Buna rağmen Şeyma'ya katılıp senkronize bir şekilde oflamaktan alamamıştık kendimizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adelya
Genç KurguKalbim gümbür gümbür atıyor, göğsüm hızlı hızlı yükselip alçalıyorken nefes nefese geriye attım başımı. Kapıya yasladığım başımı ona yer açmak ister gibi sola eğdim, "Kızgınım sana." dedim kulağıma yabancı gelen arzulu bir sesle. Boynumdaki dudakla...