Kalbim gümbür gümbür atıyor, göğsüm hızlı hızlı yükselip alçalıyorken nefes nefese geriye attım başımı. Kapıya yasladığım başımı ona yer açmak ister gibi sola eğdim, "Kızgınım sana." dedim kulağıma yabancı gelen arzulu bir sesle.
Boynumdaki dudakla...
🔱 'İnsan seviyorsa kaybetmekten korkar. Kıskançlık da bir kaybetme korkusudur. Kıskanmıyorsa eğer, yeterince sevmiyordur.' -Oğuz Atay- 🔱
Kaan Boşnak - Bırakma Kendini
🔱 Hani nerede oy ve yorumlarınız? Hepinizden üçer beşer yorum bekliyorum. Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kediyle de ilgilendiğimize göre, bu saatte bu sokakta ne aradığına geçebiliriz artık herhalde?"
İşte korktuğum olmuştu.
Karşımdaki şahıs kesinlikle bu sokağa yabancı olduğumun farkındaydı.
Karşı sokakta oruruyorum desem, yıllar önceki o kavgada bu adamın olmadığının hiçbir garantisi yoktu. Hatta bence bu yirmili yaşlarının ortalarında duran yabancı bizzat orada, o kavgadaydı. Buna yemin edebilirdim fakat ispatlayamazdım.
Yoo, aslında ispatlayadabilirdim.
Gözlerimi kısarak yüzüne baktım.
"Kaç yaşındasın?"
Soruma anlam veremeyince o da gözlerini kısarak baktı yüzüme.
"Neden sorduğuna göre değişir."
Alaycı bir ses çıktı ağzımdan. "Hah," Gözlerimi kıstım. "Nesin sen, Benjamin Button falan mı? Otuz gösterirken aslında elli yaşlarındasın da sadece güvendiklerine mi söylüyorsun bunu?"
Kucağındaki, daha doğru bir tabirle avuçlarının içindeki kediyi sarsmadan ayağa kalktı. Muhtemelen bana bi' yirmi santimetre kadar yukarıdan bakıp psikolojik üstünlük sağlamak içindi.
"Otuz mu gösteriyorum?"
Bu soruyu sorarken suratında öyle bir ifade vardı ki, püskürerek gülmemek için zor tuttum kendimi.
"Bunun cevabı," geri geri adımladıktan sonra olağan hareketlerle bisikletime binip çaktırmadan ayaklığı kaldırdım. "Neden sorduğuna göre değişir..."
Ardından bir saniye bile yüzümden ayrılmayan bakışları altında pedalları çevirip önünde yarım tur attım geldiğim yöne dönebilmek için.
Güneş ışıkları tam karşıdan yüzüme yüzüme geliyordu.
Elimi güneş ışıklarına siper edip ela gözlü adama döndüm.
"Kediye iyi bak!"
Ve başka bir şey söylemesine bırakmadan hızla sürmeye başladım bisikletimi ufuktaki yeni karelere doğru...
***
"Turan aradı mı hiç, ne zaman geliyormuş?"
Tripodun ayarını yapmaya çalışırken abimi soran İrem'e benim yerime Seda cevap vermeyi tercih etti.
