yirmi üç

1.7K 171 120
                                    

''Plagg, saat 5.59 sence bir dakika erken gelsem sorun eder mi?'' diye panikledi Adrien Marinette'in apartmanının önünde.

Plagg derin bir nefes aldı, ''Lütfen etrafta boş boş dolanmayı bırakır mısın?''

''Ama gerginim! Bu bizim ilk resmi randevumuz!'' dedi Adrien.

''Kapıyı çal.'' diye emretti Plagg.

''Ona saat altıda gelirim dedim ve hala bir dakika var.'' dedi Adrien ve Plagg'e yarım ağız gülümsedi.

Plagg iç çekti ve Adrien onu durdurmadan hemen gidip zile bastı. ''Plagg! Sayende ona takıntılı olduğumu falan sanacak! Sen tam bir-''Marinette kapıyı açtı ve Plagg saklandı. ''-güzelliksin!''

Marinette siyah eteğine sıkıştırdığı mavi bir bluz giyiyordu. Makyajı çok doğaldı ve saçlarını açık bırakmıştı ki bu Adrienın yüzünü kırmızıya döndürmüştü.

''Sağ ol, sen de iyi görünüyorsun tatlı çocuk.'' Adrien'ın yüzü çoktan Ladybug'ın kostümü kadar kırmızı olmuştu ve bu geceyi bu şekilde nasıl geçireceğini çok merak ediyordu.

''Uhm..-Teşekkürler, g-gidelim mi?'' elini uzattı ve Marinette de uzattığı elini tuttu.

Adrien göz ucuyla baktığında Marinette'in annesiyle babasının Adrien'a imalı destekleyen bakışlar attığını görünce gözlerini şaşkınlıkla kocaman açtı.

''Özgüvenine noldu senin?'' diye sordu Marinette, Adrien ona limuzinin kapısını açarken.

''Buraya gelirken yolda tamamen kaybettim onu.'' dedi Adrien elliyle yüzünün yarısını kapatırken, yüzünün kızarıklığını görsün istemiyordu.

''Anladım.'' dedi Marinette ve güldü.

Marinette orta koltuğa, Adrien ise sol koltuğa oturmuştu. Adrien ellerinin çok yakın durduğunu fark etti ancak tereddüt etti, acaba Marinette ne düşünürdü?

Marinette, Adrien'ın ne düşündüğünü fark etti ve parmaklarını Adrien'ınkine değdirdi, ''Biraz erkek ol, tatlı çocuk.'' dedi gülümseyerek.

''Ö-Ölmemi istiyorsun, değil mi?'' dedi Adrien kekeleyerek, az önce Marinette'in ilk adımı atmış olmasını görmezden gelmeye çalışıyordu.

''Belki evet, belki hayır. Kim bilir, belki de bu gece katilin olmayı planlıyorumdur.'' dedi Marinette dalga geçerek ve güldü.

''Bence bu doğru.'' dedi Adrien sıkıntıyla mırıldanarak. Chat Noir özgüveni nereye gitmişti?

Gidiş yolu sessiz geçmişti, ikisi de konulmamıştı ancak bu sessizlik iyi bir sessizlikti, ikisi de keyif almıştı.

Adrien hala Marinette'in ellerini isteyerek değdirdiği gerçeğine seviniyordu. Çok uzun süre bu şekilde devam etmediği için mutluydu çünkü Marinette'in ona sataşmasını fazla kaldıramıyordu, devam etseydi kızarıklığı vücudunun her yerine yayılırdı.

''Geldik.'' İkisi de limuzinden inip şık restoranın önünde durdular. ''Benim tarzım değil aslında ama babama uymak zorundaydım.'' dedi Adrien gülerek. ''Beni eğer seni buraya getirmezsem bu gece hiçbir yere gidemeyeceğimi söyleyerek tehdit etti.''

''Neden bu kadar önemli ki burası?'' diye sordu Marinette merakla.

''Annem ve babam burada tanışmış. Annem burada garsonmuş ve babam her gün öğle yemeğine buraya gelirmiş.'' Adrien kafasını sağa sola yavaşça salladı. ''Neden bilmiyorum gerçi.''

Marinette gülümsedi ve Adrien'ın elini tuttu, ''Bunu benimle paylaşmana sevindim.'' Adrien gülümsedi ve onu kendine doğru çekip restorana doğru ilerledi. Kapıdaki görevli rezervasyonları olup olmadığını sorunca Adrien sadece ''Agreste.'' dedi ve bu herkesin onun kim olduğunu anlamasına yetti.

Babası burada çok ünlüydü.

Adrien hala neden babasının Marinette'i buraya getirmesini söylediğini anlayamamıştı.

İkisi beraber bir masaya oturdular ve konuşmaya başladılar.

Yemek söylediler ve daha önce hiç olmadığı kadar kahkahalarla gülüşmeye başladılar.

''Efendim, lütfen bu keki şurdaki genç çifte verin.'' dedi adam elindeki iki keki garson verirken. Garson ne yapması gerektiğini biliyordu.

Garson elindeki kekleri Marinette ve Adrien'ın önüne koydu. ''Size özel sipariş.''

''Kimden?'' diye sordu Adrien.

''Evden.'' dedi garson gülümseyerek ve masadan uzaklaştı.

''Hala babamın seni neden buraya getirttiğini bilmiyorum.'' diye mırıldandı Adrien ve kekinden bir çatal aldı.

Marinette de aynısını yaptı ve mükemmel kekten bir çatal aldı. ''Belki de sadece senle benim de onların gibi bir deneyim yaşamasını istemiştir?'' 

''Muhtemelen. Ama hala babamın kafasında neler olup bitiyor anlamıyorum.'' dedi Adrien bir çatal daha alırken. 

Sonra ağzına değişik bir tat geldi. Demir tadı.

Ağzındaki şeyi aldı ve ne olduğunu görünce neredeyse çığlık atıyordu. Bir nişan yüzüğü.

Marinette görmeden hemen sakladı.

Adrien sızlandı, tabii ki de babası bir şeyler planlamıştı. 

Masanın altında yüzüğü tutuyordu, ''Hemen tuvalete gidip geleceğim.'' 

Marinette masadan kalkan Adrien'a garip bir bakış attı, ''Tuvalet diğer tarafta değil miydi?''

Adrien restoranın mutfağına gitti ve kapıda gülümseyerek bakan aşçıya bağırdı, ''Hemen Gabriel Agreste'i görmek istiyorum!''

Aşçı içeri girmesine izin verdi, Adrien kenarda çizim defterine bakan babasına doğru ilerledi.

''Oğlum!'' diye bağırdı babası. ''Nasıl geçti, evet dedi mi?''

''Hayır çünkü garson yanlışlıkla kekleri yanlış yerleştirdi.'' diye yanıtladı Adrien sinirli bir şekilde.

''Ah Tanrım, neyse en azından gelinlikler güzel gözüküyor!'' dedi ve elindeki çizim defterini Adrien'a gösterdi. Defterde bir gelinlik ve bir damatlık çiziliydi.

''Baba!'' diye bağırdı Adrien, ''Neden böyle bir şey yaparsın ki?''

''Hey, babaların da hobileri var!'' 

swapped = reverse crush (miraculous) türkçe çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin